Fenerbahçe TBL'de şampiyonluk yolundaki rakiplerine göre az değişiklik yaparak iskelet kadrosunu ve teknik ekibin tamamını koruyarak 2011/12 sezonuna başladı. Ancak bu konuda şampiyonluk yarışında rakip olmasını beklediğimiz Galatasaray ve Anadolu Efes'in daha gerisinde bir portre çizdi hazırlık maçlarında. Bunun sebebi ise takımda ana rotasyonda yer alan oyuncuların sezonu gerek milli maçlar gerekse de sakatlıklar nedeniyle geç açması ve birlikte az antreman yapmaları gözüküyor. Geçtiğimiz sezonu erken açıp sezona fırtına gibi bir başlangıç yapan Fenerbahçe sakatlıkların da etkisiyle sezon ortasında ritim kaybetmiş ve EL'de top 8'e kalamamış ligde ise rakiplerinin daha dar kadrosu ve formsuzluklarına rağmen sezon başındaki buldozer görüntüsünden uzak ancak yine üst seviye basketbol oynayarak amaca ulaşmıştı.
Yıllardır şunu gördük takıma kimi getirirsen getir hangi yabancıyı alırsan al son sözü yine yerli rotasyonun söylüyor. Fenerbahçedeki sıkıntıyı ben asıl buna bağlıyorum. Oğuz Savaş inanılmaz formsuz, Engin Atsür ve Mirsad Türkcan ise 10 gün içinde takımla çalışmalara başlıyorlar 1 ay kadar bir zamanda üst düzey maç temposuna adapte olacaklardır. İşte bu 3 oyuncu sezon içinde kritik roller üstleneceklerdir.
Gelelim maça. Fenerbahçe tutuk başladı Trabzonspor beklenenin aksine maçta dirençliydi. Maç başında Emir'in çabası devre sonunda da Ukic'in üstüste gelen 5 sayısı ilk yarıdaki farkı oluşturan etmenlerdi. Hatta Ukic'in devre biterken attığı 3lük iddiacıları handikap dışına çıkardıkları için Fenerbahçeye İY 1 veren epey bir taraftarı da ayrıca mutlu etti.
3. periyot ise tam anlamıyla gösteri maçına dönüştü. Trabzonspor hiç varlık gösteremedi Fenerbahçe ise oynadıkça coştu, gaza geldi dalga dalga yüklendi rakibinin üzerine. Sürekli top kaybetti Trabzonspor ve Fenerbahçe Kaya'nın savunmada önderliğinde Jerrels'ın da savunmada beklenen baskıyı yapmasıyla farkı epey açtı. Son periyot ise formaliteden oynandı diyebiliriz.
Oyunumuzda dikkat etmemiz gereken eksiklikler var.En önemlisi set tempomuzun ve set içi pas sayımızın az olması. Topu hızlı dolaştırdığımız zamanlarda pota altında iyi rotasyon yakalayabiliyoruz ancak nedense bunu yapmıyoruz. 2-3 hazırlık pası neticesinde şuta yöneliyor bir oyuncumuz ya da olsa olsa tek dripling üzeri şut geliyor.
Delicilik çok az Curtis Jerrels o konuda yetenekli bir oyuncu ancak pozisyonları kendisi bitirmeyi seviyor. Maç sonu açıklamaları hoşuma gitti takımın benden asist beklediğinin farkındayım onları tanıyıp alıştıkça daha çok asist yapacağım demiş. Önceliğinin asist olması ve takımı oynatmaya hevesli olması ilerisi için sevindirici bir durum. Siteme bağlı kalma potansiyeli olan disiplinli Amerikalılar her zaman Avrupa'da bir iş yapar. Jerrels da umduğum gibi çıkarsa ilk maçlardaki fiyaskosunun ardından bizim iyi seviye yedek bir oyun kurucumuz olur.
Gist çok enteresan bir oyuncu. Yetenekleri çok fazla, ancak sürekli tercih hatası, basit hata, anlamsız zorlama, gereksiz faul yapma potansiyeline sahip bir oyuncu görüntüsünde güven vermiyor. Oyuna konsantre olduğunda tutamayacağı adam yok hücumda yapamayacağı iş de yok, şutu da var birebir oyunu da asist özelliği de.... Yeter ki odaklansın
Takımda bir diğer sorun ise şuta çok düşkün olmamız. İç dış dengesi bozulacaksa her zaman tercihim içeriden oynamaktan yana olur. Bu maçta da özellikle Vidmar ve Gist içeride çok boş kaldılar ancak perde oyunlarından sonra bizim oyuncular genelde şutu tercih ediyorlar. Ukic iyi oynamış olsa da daha tam sazı eline almaya hazır görüntüde değil.
Takımda beğendiğim artı özellik ise kısaların reboundlara yardımcı olması ve rebounddan sonra sürekli kafaların kalkıp hızlı hücum aramamız. Çok da güzel sayılar bulduk.
Son olarak set hücumlarında daha delici driplingler yapıp topu mutlaka Gist ile buluşturmalıyız. O hücum bizim en kolay ekmek yiyeceğimiz hücum seti olabilir. Özellikle Jerrels gibi ilk adımı hızlı olan bir oyuncu bu ikili oyunu çok daha fazla tercih etmeli.
Takımın tek hayal kırıklığı şu aşamada Oğuz Savaş. Spahija üstüste savunma ve hücumdaki hataları sonrasında onu kenara aldı 2. çeyrekte ve bir daha da oyuna sokmadı. Bu da umarım ona önemli bir mesaj olur. Sahadayken fiziği, hareket kabilitesi, eforu hiç sporcuya benzemiyor. Bu konuda çalışmazsa seneye kendini Anadolu kulüplerinde bulur.
Hafta içi EL Caja Laboral maçı ile başlıyor. Zor bir maç olacak konsantre olup sertliğimizi korursak alacağımız bir maç olarak görüyorum şu anda iki takım denk durumda ancak coaching faktörü bizden yana
Maçın istatistikleri;
F.Bahçe Ülker (88): Roko Ukic 12 (2 ribaund- 3 asist), Curtis Jerrells 9 (4 ribaund- 3 asist), Ömer Onan 12 (1 ribaund- 1 asist), Erbil Eroğlu, Gasper Vidmar 8 (3 ribaund- 3 asist), Kaya Peker 6 (6 ribaund- 1 asist), James Gist 11 (8 ribaund- 3 asist), Oğuz Savaş (1 ribaund), Hakan Demirel 5 (2 ribaund- 1 asist), Berkay Candan, Bojan Bogdanovic 13 (2 ribaund- 1 asist), Emir Preldzic 12 (3 ribaund)
Trabzonspor (63): Polat Kaya 4 (3 ribaund- 2 asist), Oğuzhan Turan, Levent Bilgin 6 (5 ribaund), Stevan Milosevic 5 (1 ribaund- 1 asist), Serhat Büker 4, Oktay Yılmaz (1 ribaund- 2 asist), Erkan İnan (1 ribaund- 1 asist), Jonathan Gibson 12 (4 ribaund- 3 asist), Faik Can Nurkan, John Randle 7 (5 ribaund), Kaan Üner 20 (2 ribaund- 3 asist), Kerem Özkan 5 (3 ribaund- 1 asist)