Yaz döneminin hareketli takımlarının başında Yunanistan'ın dev kulübü Olympiacos geliyordu. Özellikle Yunanistan'da yaşanan ekonomik kriz sonrasında milyarder Angelopoulos kardeşler bu koşullarda basketbola yatırımlarını minimize edeceklerini açıkladıktan sonra Olympiacos'un geleceği epey merak konusu olmuştu. Olympiacos son senelerde hep flash transferler yapmış, NBA'de düzenli olarak oynayan oyunculara Avrupa bazında yüksek paralar ödemiş, kadrosuna katmış ancak bütün bunlara rağmen Panathinaikos hegemonyasını yıkmayı başaramamıştı. Bütün bunları yaparken de Angelopoulos biraderlerin senelik 7 Milyon € gelire karşılık 30 Milyon € harcama yaptıklarını söylemekte fayda var.
Bu sezon işler değişti. Takım yine yeni yeniden hüsran yaşayıp PAO'nun gerisinde kaldıktan sonra Angelopoulos biraderler ile fanatik OLY taraftarının arası epey açılmıştı. Bir kaç maç çıkışında tartışmalar yaşanmış ve hatta bu tartışmalar fiziksel saldırılara kadar gitmişti. Bütün gelişmelerin Angelopoulos'ların takım yönetiminde geri plana düşmelerine sebep olarak gösterilebilir. Ancak asıl sebep koskoca 7 sezonda elde edilen sadece 2 düşük prestijli Yunan Lig Kupası dışında sportif başarının gelmemesi gösterilebilir.
Bu sezon OLY'i özetlemek gerekirse çok para harcamadan da iyi transfer yapılabileceğini anladılar diyebilirim. Takımda geçen sezondan kalan 3 generalden 2 tanesi (Teodosic - CSKA Moskova, Theo Papaloukas - Maccabi Tel Aviv) şampiyonluk adayı iki takıma gittikten sonra geriye general olarak sadece Vassilis Spanoulis kaldı. Spanoulis de Eurobasket2011'i kaçırmasına yol açan ciddi bir ayak sakatlığından henüz döndü ve daha tam olarak hazır değil.
Kadrolarına gelecek olursak 1988 ve sonrası doğumlu kadroda ciddi süre bulan tam 8 oyuncu göze çarpıyor. Özellikle yeni transferlerde bir gençleştirme çabası olduğu ve özenle seçildikleri işlenmeye açık oyuncular oldukları ortada.
NCAA'den 3 adet önemli oyuncu bu sezon OLY kadrosunda olacak. Özellikle 2 Nations Cup'ta izleyip Willie Solomon'un gençlik zamanına benzettiğim Kalin Lucas lider vasfı da sayesinde bu sezon OLY'nin Spanoulis'ten sonraki lideri olmasını beklediğim isim olarak göze çarpıyor. 89 Detroit doğumlu oyuncu NCAA'de oynadığı 4 istikrarlı sezonda Michigan State University forması ile sürekli yükselen bir grafik çizdi. Çaylak sezonunda 10.3 olan ortalaması mezun olduğu geçen sene 17.0'a kadar yükselmişti.
1986 doğumlu Kyle Hines ise enteresan fizikte bir oyuncu. Açıkçası ilk defa alıcı gözle EL açılış haftasındaki kapanış maçında Bilbao deplasmanında kendisini izledim ve OLY'nin mağlup olduğu maçta ayakta kalan nadir oyunculardandı. Zayıf bir NCAA grubunda 4 sezon konferansı domine eden ortalamalar sergilemiş olmasına rağmen fiziki dezavantajı onun NBA draftında kendisine yer edinmesini engellemişti. 1.98 boyunda ve 100 kg ağırlığında olan Hines, fiziğine göre Avrupa basketbolunun Charles Barkley'si olarak nitelendirilebilir. Hantal ve kısa gözükse de müthiş güçlü olan Hines aynı zamanda atletik yetenekleri ve uzun kolları sayesinde savunmada ve hücumda bir anda müthiş işler yapabiliyor. Bütün bunlara 2 sezon İtalya Liginde geçen sezon da Almanya Ligi BBL'de edinilen tecrübeler eklendiğinde gerçekten durdurulması zor enerjik bir oyuncu karşımıza çıkıyor.
3. NCAA kökenli oyuncuları ise Amerikalıların fairy tail olarak nitelendirdikleri peri masalını 2 sezon üstüste yaşayarak kendi eyaletinde bile ilk 10'da olmayan bir üniversite ile 2 sezon üstüste NCAA finali oynamasını başarmış tam bir "winner" oyuncu. Takım elbette tüm sporseverlerin gönlünde taht kurmuş olan Butler Üniversitesi ve oyuncu da Matt Howard.
Gerçekten de ilk defa OLY hem de çok para harcamadan Avrupa basketbolunda yer edinecek, gelecekte de adlarından söz ettirecek 3 başarıya aç üst düzey Amerikalı genç oyuncuyu kadrosuna katmayı bildi.
Bütün bunların yanı sıra Litvanya basketbolunun "yeni" korkusuz şutörü Martynas Gecevicius da OLY kadrosuna katıldı. Takıma tecrübe olarak destek vermesi içinse Makedonya ile başka bir peri masalından çıkmış olan 2.10'luk Pero Antic kadroya dahil edildi.
Ayrıca takımda kalan tecrübeli Yunan oyuncularla birlikte Yunanistan'ın yeni altın jenerasyonu olarak nitelendirilen 1990-91 jenerasyonunun da en önemli 4 oyuncusu OLY kadrosunda bulunmakta. Kostas Papanikalaou kısa forvet, Evangelos Mantzaris, Kostas Sloukas ve Dimitrios Katsivelis de guard rotasyonunda önemli çıkış yapacak genç oyuncular arasında yer alıyor.
Tüm bu oyuncular kurt hoca Dusan Ivkovic'in elinde iyice işlenmeyi bekleyen değerli madenler gibi aslında. Ivkovic de Sırp Milli takımından ayrılarak kariyer önceliğini OLY'de oluşturacağı yeni yapıya vermiş durumda. Aslında benzer bir oluşumu daha önce Sırbistan Ulusal Takımı ile başarmış, Euro2009'da final oynatarak Teodosic, Keselj, Tepic, Savanovic, Velickovic, Markovic, Rasic gibi oyuncuların parlamasını sağlamıştı. Şimdi elinde daha iyi bir sinerji olduğunu söylemem lazım.
Takım karakteri savaşçı ve başarıya aç oyunculardan oluşsa da bariz bir tecrübe ve yarı saha basketbolunda yaratıcı - sorumluluk alan oyuncu sıkıntısı yaşanacağını da öngörmek gerekli. Her şey sakatlıktan yeni dönen Spanoulis'in eline bakmakta şu anda ve o tam olarak hazır değil. Kalin Lucas da şu anda sakat ayrıca Avrupa Basketbolunda kendisini ispatlaması için biraz daha zamana ihtiyacı var. Hines ekstra işler yapan hücuma hızlı koşan, çabuk zıplayan, hücum reboundlarını kovalayan bir oyuncu olsa da yarı saha basketbolunda tıkanabilen bir oyuncu. Boy dezavantajı da bu durumlarda ortaya çıkıyor. Bir diğer gözüme çarpan olumsuzluk ise pota altının yumuşak kalması. Sadece Lazaros o bölge için yetersiz kalabilir, Antic ve Hines'ın da performansları önemli.
Bu sezon EL'de inişli çıkışlı performans gösterseler de TOP16'yı yakalayacaklarını ve OAK Arenada özellikle iç saha maçlarında coşkulu performanslar sergileyeceklerinden eminim. Ligde ise PAO halen daha favori olsa da kadroları biraz tecrübe kazandıkları takdirde finalde kıran kırana çarpışabilecek bir yapıya sahip. Bu da OLY taraftarının yıllardır özlemini duyduğu sert bir kadro olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder