Pages

Subscribe:

10 Aralık 2012

11 Kasım 2012

TBL 5. Hafta Pınar Karşıyaka 72 - Fenerbahçe Ülker 66

Fenerbahçe Ülker İtalya'da Cantu hezimeti sonrası bir zorlu deplasman maçına daha çıktı. Karşıyaka deplasmanın da açıkçası Cantu deplasmanı kadar zor bir deplasman olduğunu söylemek lazım. Maç seçseler de Karşıyaka taraftarı basketbol maçlarında her zaman etkili olmuştur. Maç öncesi Kemal Dinçer'in talimatıyla hazırlanan Karşıyaka'nın 100. yılını kutlayan mesajla çıktı Fenerbahçe sahaya. Büyük de alkış aldı.

Maça Barış - Sato - Bojan - İlkan - Andersen 5i ile başladı Fenerbahçe. Maçın ilk hücumları Bojan'ın pota altı zorlamaları ile başlasa da Karşıyaka savunması uzun süre geçit vermedi. Bu dönemde Karşıyaka'nın nokta şutörü Diebler 2lerken Fenerbahçe'de ise Andersen üstüne gelen Bora Hun Paçun'u tutamayarak kısa sürede 2ledi. Maçtaki ilk basketi ise 5 dakika geçtikten sonra Sato ile buldu Fenerbahçe.. Karşıyaka'nın alışılagelmiş hareketli savunması karşısında çok zorlandı takım. Maç boyunca da bir tane dahi pota altı hücumu yapamadan hep toplar son saniyede elde patlayarak hücum ettik. Savunma performansı için kötü diyemem ancak vasatı da geçemedik. Bütün bunlar bir araya gelince ilk periyot 20-10 gibi rezalet bir skorla tamamlandı.

İkinci periyotta ise Fenerbahçe biraz daha derli toplu görüntü sergiledi. Bu dönemde Oğuz Savaş ile pota altını kullanmaya başladı ve Ömer Onan içeri penetrelerle iyi geldi. Mike Batiste bu dönemde 4 numarada kullanıldı bence kesinlikle artık 5 numara kullanılması lazım ki kendisinin de bu durumdan memnun olduğunu sanmıyorum ancak konsantrasyonu üst düzeyde. Şutu girmiyor ancak oyuna hep katkı veriyor.  Fenerbahçe'de ise temel sorun hücum oldu ilk yarıda. Hiç organize olunamadı hep 24 saniye süresinin sonunda kullanıldı şutlar. Savunmada ise rebaund problemi zaten devam ediyor. Fenerbahçe ilk yarıda 4 hücum rebaundu alırken toplamda 12 hücum rebaundu verdi. İlk yarıda hücumda ise Ömer Onan takımı tek başına ayakta tuttu. Zaten onun gayretleri de olmasaydı durum daha kötü olurdu. İlk yarı bunca olumsuzluğa rağmen Karşıyaka'nın güzel hücum edememesi sebebiyle sadece 5 sayı farkla 32-27 tamamlandı. Kaptan Ömer Onan 9 sayı ile hücumu sırtladı takım olarak ise Fenerbahçe 2 Bremer'dan 1er de Oğuz ve Barış'tan olmak üzere sadece 4 asist yapabildi. Fenerbahçe 10 savunma rebaundu alırken ilk yarıda 12 hücum rebaundu verdi.. Rezalet gerçekten... Karşıyaka'nın en büyük hatası 16 3lük denemesi oldu.

İkinci yarıya ise hücum rebaundlarında ve pota altında etkili olarak Fenerbahçe hızlı başladı ve 32-32 beraberliği yakaladı.  Bu dönemde rotasyona gidildikçe Karşıyaka pota altını daha etkili kullandı ve 3. çeyreği de 48-43 önde kapattı.

Pianigiani'nin maç çeyrek sonu kurmayları ile toplantı yapıp maça sırtını dönmesi de ilginç bir ayrıntı oldu.

4. çeyrekte de istedikerini yapan Pınar Karşıyaka oldu. Son 6:24 kala farkı 57-47 ile 10 sayıya çıkardı. Bu dönemde Fenerbahçe'nin imdadına Emir'in basket faulü yetişti. Fenerbahçe maç boyunca pota altında bir organizasyon yapamadı. Bunda oyun kurucuların hazırlama beceriksizliğinin yanında oyuncuların da pozisyon almada pek mücadele vermemeleri önemli. Örneğin bir hücumda Oğuz'un üzerinden ısrarla oynamak istendi ancak sadece 4 saniye kala top Oğuz'un eline deyebildi.  Bremer'ın maç boyunca Oğuz'a yaptığı bir asist dışında hiçbir varlık gösteremediğini Barış'ın da çok etkisiz olduğunu söylemek lazım.

Fenerbahçe hakettiği bir yenilgi aldı. Emir'in bu takımın direksiyonunda oturma şansı yok. 1 maç iyi 5 maç kötü olan B planı olmayan sadece drippling yetenekleri ile sivrilmiş bir oyuncuya bu kadar destek verilmesi hatalı.

Pınar Karşıyaka'da ise reaksiyon takım olarak gösterildi. Maçın başından bu yana çok güzel oynadılar. Ufuk hoca da rotasyonu güzel kullandı. Evren, Caner, Aminu, Ümit hepsi çok iyi katkılar verdi. Fenerbahçe burada hata yapıyor Kaya İlkan Barış gibi oyuncular o an katkı vermese de maç içinde hep belli istikrar sergilerler. Bunlarda bu tarz maçlarda ısrar etmek gerekiyor. Emir'in saçma sapan turnikelerini, Bremer'ın boş adam dururken 2 kişinin arasına attığı pasları görmektense savunmada agresif rebaund kovalayan bir takımı görmek isterim. En önemlisi ise maça mutlaka Kaptan Ömer ile başlamak gerekiyor. Ömer Onan yıllardır maçlara hızlı giriş yapar. Hatta şutunu buldu mu ilk 5 dakikada 10 sayı bile yazar daha sonra yavaşlar.

Nitekim maçın sonunda bile karakter koyan tek oyuncu maalesef Ömer Onan'dı... Kaptan maçı 20 sayıyla tamamladı. Pınar Karşıyaka'da ise Aminu maçın yıldızı oldu. Neredeyse şut kaçırmadı Nijeryalı. Orta mesafeden soktu, hücum rebaundu aldı.. Maçı da bileğinin hakkıyla 72-66 Pınar Karşıyaka aldı.

Dixon'ın maç sonu görüntüleri ise süperdi))

8 Kasım 2012

EL 5. Hafta Mapooro Cantu 82 - Fenerbahçe Ülker 58

Fenerbahçe geçtiğimiz sezon Cantu'ya karşı oynadığı 2 maçı da kazanmıştı. Üstelik bu maçlardan 2.si yani deplasman maçı TOP16'ya kalma yolunda son grup maçıydı. Bu maçı Fenerbahçe Ülker kazanmış ve grup lideri olarak TOP16'ya kalmıştı.

Bugünkü maça da Fenerbahçe Ülker hızlı başladı. 4-0 öne geçtikten sonra ise işler tamamen tersine döndü. Fenerbahçe Ülker bu sezonki resmi maçlarda en kötü ilk yarı performansını sergiledi. Arada oyun olarak çok fark olmasa da özgüven olarak büyük bir fark var. Fenerbahçe'de Bo McCalebb ilk yarıda bir 3lük isabeti dışında hiç sahada yoktu. Bremer ve Emir ise o şut kadar dahi katkı veremediler. Barış ise hiç süre alamadı.

Maçın ikinci yarısına da takım çok kötü başladık. Bu bölümde koç Bo'ya çok sabır gösterdi. Bo sahada gezindi. Fiziksel olarak iyi duruyordu aslında geriye koşması top sürmesi normal gözükse de vücut dili ciddi bir sorunun varlığını belli ediyor.

Fenerbahçe maçta sadece 3. periyodun sonunda biraz kıpırdandı. Bunda da barışın devreye girmesinin etkisi büyüktü. Maça 5 yabancı ile başlayan Pianigiani bu sefer 4 Türke dönünce (Ömer - Barış - İlkan ve Kaya) takımın savunma ve hücum performansı yükseldi. Barış'ın asistleri Ömer'in 2 3lüğü, Barış'ın potaya yüklenmesi, İlkan'ın basket faulü ve Kaya'nın ekstra savunma gayreti maçta ivmeyi kısa süreliğine bize verdi ancak bu yeterli olmadı.

Maçta özetle doğru hiçbir şey yapmadık. Barış ve Kaya'nın x faktörleri dışında olumlu konuşacak bir şey de yok açıkçası. Bu kadar mücadeleye rağmen 49-29'u gördükten sonra maçın bitimine 3:30 kala 74-54'ü gördük.

Emir + Bo + Bremer 3lüsünden 0 katkı aldığımız bir maçı kaybetmek normal. Maç kaybetme lüksümüz de var sonuçta deplasman mağlubiyeti olabilir. Ancak maç kaybederken Real Madrid'e kaybettiğimiz gibi kaybetmemiz lazım. Oyunu hiç bırakmadan oyunun temposu için sürekli saldırarak kendi oyunumuzu sahaya yansıtmamız lazım. Bu maçta bunları yapamadık. Basketbolda takım ruhunun oluşması için Türk takımlarında kadroda mutlaka Türk oyuncuların oynaması lazım. Pianigiani'nin şu ana kadar öğrenemediği durum bu.

Bremer - Sato - Bojan - Andersen - Batiste 5'i bizim EL için ideal 5'imiz olamaz. Mutlaka Ömer - İlkan - Barış kim formdaysa artık takım kimyası harmanla oluşturulmalı. Çabuk havlu attık maçta ve 24 sayılık bir farkla mağlup olduk. Bu tarz mağlubiuyetler eğer tüm sezonda sadece 1 kez olacaksa faydalıdır. Biz de öyle olmasını umuyoruz.

6 Kasım 2012

TBL 4. Hafta Fenerbahçe Ülker 83 - Beşiktaş 74

Euroleague'de ekstra performans ve enerji harcayan iki takımın mücadelesinin tempolu, güzel basketbola sahip ve akılcı hücumlarla dolu bir maç olarak geçeceğini açıkçası tahmin etmiyordum.  Nitekim iki takım da beni bu açıdan şaşırttı ve çok zevkli bir basketbol mücadelesi izlettiler tempo müthişti (fast break olarak demiyorum set tempoları) ve top hiçbir oyuncunun eline yapışmıyordu. Gerçekten dün gece doğru basketbol oynayan iki takım vardı sahada.

Maça Beşiktaş çok hızlı başladı daha Fenerbahçe cephesi ne olduğunu anlamadan Cristopher'dan 2 tane 3lük potamıza girmişti bile. Gözlerini takımda açan ilk isim kaptan Ömer Onan oldu ve biri basket faulden diğeri 3 sayılık isabetiyle bulduğu basketlerden sonra takımı ayağa kaldırdı. Maçın ilk devresi Beşiktaş kaçtı Fenerbahçe kovaladı şeklinde geçti. Bunun temel nedeni Beşiktaş'ın yüksek 3lük isabet yüzdesi ve akılcı oyunu ile Fenerbahçe'nin iç dış dengesini bir türlü kuramamış olması gösterilebilir.

Fenerbahçe adına dengeyi sağlayan ya da lehe bozan demek daha doğru olur oyuncu Emir Preldzic oldu. Emir'in oyuna girmesi ile ilk periyotta zaman zaman sıkışan oyun daha akıcı hale geldi. Emir özellikle 2. ve 3. periyotlarda Bojan Bogdanovic'i çok iyi besledi. Bojan da Emir'den aldığı her asisti sayı yaptı diyebiliriz. Zaten maçın en skorer oyuncusu oldu.

İkinci yarıda ise dengeyi değiştiren oyuncu David Andersen oldu. Onun oyuna girmesi ve 5 numarada süre alması Beşiktaş'ın da oyun planını bozdu. Hatta bir ara 4 numarada Emir 5 numarada Andersen oynadı. Pianigiani oyunu burada doğru analiz etti. Kunter de karşı hamleyle Markota'yı 5 numaraya çekip Cevher'i bir süre 4 numarada denedi. 4 numarada Emir'in karşısında fena durmadı Cevher iyi işler yaptı ancak David Andersen Euroleague MVP'si olduğu dönemlerden bir resital sundu. Önce farkın açılmasına engel oldu daha sonra tek başına Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ı yakalayıp öne geçmesini sağladı. 3. Periyot ortasında skor 62-62 ye geldikten sonra Fenerbahçe savunmanın dozajını da artırdı. Beşiktaş'ın da hakkını fazlasıyla vermek lazım kısıtlı rotasyona rağmen iyi işler çıkarttılar. 62-62'den sonra skor 21 - 12 şeklinde tamamlandı ki zaten son periyot 15-10 şeklinde bitti. Son 15 dakika Beşiktaş sayı atmakta epey zorlandı. Bu dönemde Cristopher oyuna giremedi bunun sıkıntısını Beşiktaş çok yaşadı.

Fenerbahçe doğru yolda. Bo McCalebb olmadan sistemin oturmaya başlaması bence daha önemli ve daha güzel. Bremer katkı veriyor. Dün 5 asist yaptı. Emir ve Bojan daha istikrarlı gibi papatya falı gibi olmamaları lazım. Emir 7 asist 12 sayı, Bojan 18 sayı ile oynadı. Farkın açılmamasını sağlayan iki önemli oyuncu oldular. Andersen form tutuyor 17 sayı ve sorumluluk alması çok önemli. Özellikle EL maçlarında çok ihtiyaç olacak ona.

Şu anda beğenmediğim daha iyi olmasını beklediğim 3 oyuncu var. Bunlardan ilki Sato, bu senenin en önemli transferi gözüyle bakıyorum ancak daha adapte olamadı takıma. Diğeri Batiste.. Onun yaşı ve tecrübesi göz önüne alınarak idare ettiğini biliyorum daha iyi olacaktır. Son olarak da Barış Ermiş'i örnek gösterebilirim. Barış temposunu artırmak ve kendi oyununu oynamak zorunda. Geçen sene Engin bu hataya sık sık düşüyordu. Sürekli gözleri koçta ne yapıyorum ben doğru mu yanlış mı diye bakıyor. Kendi oyununu oynasa daha iyi olacaktır.

Savunmamız dün Beşiktaş'ı 15 top kaybına zorladı çok önemli bir istatistik bu da. Son olarak serbest atışlardaki düşük oranımızın altını çizeyim.

Takım iç dış dengesi sağlandıkça daha iyi olacaktır. Dün en önemli oyuncumuz olmadan kazanmasını bildik. Bu da takımın sisteminin oturmasında bize çok fayda sağlayacaktır. Bo McCalebb olmasa bile şampiyon olabiliriz bu mesaj verildi dün gece. Sisteme alıştıkça ihtiyarlar form tuttukça daha iyi olunacaktır.

24 Ekim 2012

Beko Basketbol Ligi'nde 3. hafta maç programı


27 Ekim Cumartesi:
16.00 TED Ankara Kolejliler-Royal Halı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (TOBB)
17.00 Olin Edirne-Hacettepe Üniversitesi (Mimar Sinan)
17.30 Erdemir-Banvit (Erdemir)
18.00 Pınar Karşıyaka-Türk Telekom (Karşıyaka)
28 Ekim Pazar:
14.00 Fenerbahçe Ülker-Mersin Büyükşehir Belediyesi (Fenerbahçe Ülker Sports Arena)
16.00 Aliağa Petkim-Antalya Büyükşehir Belediyesi (ENKA)
16.00 Beşiktaş-TOFAŞ (Abdi İpekçi)

29 Ekim Pazartesi:
18.30 Anadolu Efes-Galatasaray Medical Park (Darüşşafaka Ayhan Şahenk)

22 Ekim 2012

TBL 2. Hafta Fenerbahçe Ülker 79 - TED Ankara Kolejliler 77 ve Real Madrid değerlendirmesi

Cuma gece yarısı biten Slovenya deplasmanı sonrası Fenerbahçe Ülker aradan 48 saat geçmeden yeni bir maça çıktı. Üstelik işin içine mesafe de girdiğinde bu maçın ciddi anlamda zor geçtiğini söylemek ve bunu makul karşılamak gerekiyor. Bo McCalebb'siz Fenerbahçe Ülker yıldız oyuncusunun olmadığı bir zamanda maçı kazanmasını başardı.

Maçın genelinde başa baş bir oyun vardı sahada. Oynanan oyun, hücum setlerindeki sıkışmalar, kolay top kayıpları maçın kalitesini düşürdü. TED ise bu senenin en iyi transferlerinden biri olan Penney'in önderliğinde tecrübeli Jovo ve Gürcistan'da geçen sene özgüven tazeleyerek ligimize gelen Woodside ile iyi bir yabancı rotasyonu oluşturmuş. Ligin tecrübeli oyuncularından Nedim Yücel ve Erdal Bibo ile birlikte yaşlı ama tecrübeli bir 5 ile maçın genelinde mücadele ettiler.

McCalebb'siz takımda koçun ilk tercihi yine Bremer oldu ve yine hazır bir görüntü vermedi. Açıkçası Sato, Ömer Onan, Bojan, Emir ve biraz da Oğuz dışında takımda ben hazırım görüntüsü veren oyuncu yok. Emir Bremer varken de Barış varken de direksiyondaydı hep ancak maç boyunca sadece 1 asist yapabildi. Takım halinde hepi topu 7 asist yaparken Barış Ermiş'ten 1, Bremerdan ise 0 asist katkısı gelebildi ancak.

Fenerbahçe pota altında problem var. Transferler yapılırken de öngörüm vardı şimdi de bu düşüncelerim yavaş yavaş oturdu. Avrupa'dan iki uzun transferi dense isim olarak hemen herkes Andersen ve Batiste der. Çok yetenekli muazzam oyuncular. Yalnız ilerleyen yaşlarının da etkisiyle form tutmaları zaman alıyor. Bu oyuncular tecrübeleriyle oynayacak oyuncular. 10 senedir her oynadığı maçta imza olarak attıkları basketleri olan oyuncular. Ancak işin enerji yönünde iyi oldukları söylenemez.

Mike Batiste Avrupa'nın en iyi PNR oynayan uzunu kabul edilir. Ancak şu anda onunla PNR oynayacak oyun kurucumuz yok. Bremer'dan asıl beklenilen bence PNR setlerini oynayabilmesi ancak takıma en son katılan eleman olarak o da henüz hazır olmadığını her fırsatta gösteriyor. Bremer ve Andersen bu kadar kötü oynarken hoca tarafından ısrarla oynatılmalarının sebebi maç temposunu yakalamalarının istenmesi. Pianigiani rotasyonu seven ve iyi ayarlamasıyla tanınan bir koç. Bu nedenle kadrodaki her oyuncunun hazır olmasını istiyor. Antremanların başlamasından itibaren bir basketbolcunun form tutması ortalama 8 hafta sürer. Bizim çoğu oyuncu için bu süreç henüz 3. veya 4. haftasında. Bu nedenle önümüzdeki haftalarda sistemin oturması oyuncuların form tutması için belli bir zaman geçecek. Toplamda 10 maç daha oynadıktan sonra bu takım gerekli mesajları vermeye başlayacaktır.

TED maçına dönecek olursak takım sadece oyunun bir kısmında bize güzel bir oyun sundu. Bu bölümse Can Maxim Mutaf'ın oyuna enerjik girmesiyle geçilen periyot oldu. Can Maxim bu süreç içinde bir top çaldı bir asist yaptı bir 3lük soktu bir de hücum rebaundu çekti. O dönem 3. periyodun sonlarına doğru geldi ve 61-52' ye taşıdık skoru TED daha sonra geri döndü.

Can Maxim bu maçta bir alternatif olabileceğini gösterdi. İlkan içinse aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Uzunların enerjik olmamasından tecrübeli olmasından hep aynı tip uzuna sahip olmamızdan mütevellit bir eleştiride bulunmuştum. İlkan bu tanımın tam tersine enerjik uzunu ancak onun da enerjisi tecrübeyle hiç yoğrulmamış. Üzerinde çok çalışılması lazım. İlkan'da ise bu sabrı pek fazla göremiyoruz.

Maç sonunda kaybetmek üzereyken Bogdanovic'in ekstra şutu ve maç boyu takımını çok iyi organize eden Woodside'ın top kaybı maçı bize getirdi. Bojan maçın en skoreri oldu ancak aldığı sürenin yarısında bile maç içinde değildi çok enteresan bir oyuncu. Bojan'ı motive edip üstünden daha etkili setler oynayabilirsek düzenli skor anlamında Bo'nun eline bakmaktan da kurtuluruz işimize gelir.

Real Madrid maçına gelecek olursak şunu söylemek lazım. Öncelikle kötü oynayarak kazanan bir takım olduk. Tabi bu süreçte ligdeki Erdemir ya da TED ile Euroleaguedeki Olimpija bize rakip olabilecek takımlar değil. Sadece kadro açısından Khimki'nin iyi bir takım olduğunu ve beklenenden daha rahat bu maçı kazandığımızı söyleyebilirim. Real Madrid'in ise Pablo Laso önderliğinde yıllarca süre gelen beklentilerini ilk defa bu kadar karşılayabilen bir koç ile çalıştığını söyleyebilirim. Ettore Messina'nın bile bu takımda başarılı olamadığını söylemek lazım.

Real Madrid hızlı hücum felsefesini benimsemiş bir takım 7 sc or less hücum sistemiyle hareket ediyorlar. Örneğin son TED maçında bomboş kalan Emir bir 3lük denemiş ve kaçırmıştı hoca 5 dakika kenardan fırçaladı onu. İşte bizim koçun sinirlenmesini gerektiren her pozisyon Real Madrid'in başlıca hücum setini oluşturuyor.

Real Madrid'de oyun kurucu pozisyonunu Sergio Rodriguez ve Draper paylaşıyor. Draper etkili bir guard değil Rodriguez'inse yapabildiği ve yapamadığı şeyleri çok belli. Bir nevi İspanya'nın Ender Aslan'ı diyebiliriz. Hızlı hücumu çok seviyor tepe hücumlarından forvetleri iyi yönlendiriyor ki Rudy ile bu konuda mükemmel anlaşıyorlar. Bir de transition offence'te savunma yerleşmeden topu sağına vurup attığı jump shotlarda yüksek isabet buluyor. Bizim ilk yapmamız gereken şüphesiz topa iyi baskı yapıp hızlı geri koşmak ve hücumların sete sete kalmasını sağlamak. Sergio Llull'un da sakatlığı düşünüldüğünde sete sette üretecek adamları oldukça kısıtlı.

Real Madrid atarak kazanan bir takım. Marcus Slaughter'ın oynadığı dönemlerde inanılmaz hareketli bir 5e sahip oluyorlar. Rodriguez - Rudy - Pocius - Mirotic - Slaughter bizim açımızdan hızlı ve hareketli bir 5. Özellikle pota altındaki enerjilerine cevap verebilecek oyuncumuz yok.

Bo'nun sakatlığı devam ediyor böyle bir durumda aceleci olmadan 24 saniyenin her hücumda en az 17-18 saniyesini kullanarak Real Madrid'i savunmada yorarak yıpratmalı ve maçı öyle kazanmalıyız. Run run ya salt offence oyunlarında bu takıma diş geçirmemiz çok zor.

Bwin Euroleague Fantasy Challenge'cılara tavsiyem Fenerbahçe'nin 4 numarada zaafı varken arsalarını tarlalarını satsınlar Mirotic'i kadrolarına alsınlar. Bu maçta Real'in en büyük silahı olacak şüphesiz. Begic oyuna girdiğinde ise mutlaka onun üzerinden setlerle bunu avantaja çevirmemiz lazım. Felipe Reyes'in ise rebaund canavarı, hücum faul üstadı, basket faul duayeni, box out profesörü olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. İş sete sete kalırsa Jaycee ve Mirotic durdurulabilecek isimler.

Bir de bu sene Real'de şunu gördüm maça çok hızlı başlasalar bile bir yerde mutlaka konsantrasyonları kayboluyor ya da savunmayı unutuyorlar. Her zaman yakalanabilecek ya da sizi yakalayabilecek bir takım. Sezon öncesi bu grubu Real'in ardından 2. bitiririz demiştim ancak bu galibiyet grup 1. liği için çok şey ifade ediyor.

19 Ekim 2012

Euroleague 2. Hafta Union Olimpija 75 - 81 Fenerbahçe Ülker

Euroleague'de ikinci hafta geride kalırken bu maça özellikle damgasını vuran hakemlerin sezon başı faul atlamama performansları oldu. Hakemler Olimpija Fenerbahçe Ülker maçına skora anlamında olmasa da oyuna etki anlamında çok etkili oldular. Sık sık faul çalınması oyunun kalitesini de düşürüyor.

Maç gergin bir atmosferde oynandı. Batiste'e karşı olan antipati, Emir Preldzic'e olan düşmanlıktan sonra Slovenya'da haksız olarak ciddi bir travma yaşatılan Sato olayı da eklenince atmosfer 1.5 milyon euroluk Olimpija'ya karşı 20 milyon euroluk Fenerbahçe maçından çıkıp biraz daha milli takım formalarının giyildiği ve coşkulu ve beklentili bir seyirci topluluğunun önünde oynanmış oldu.

Maç başında genç Union Olimpija kendisinden beklendiği gibi enerji silahını oyuna sürdü. Ekstra durumun etkisiyle de taraftarın desteğiyle o coşku katlanarak arttı. Olimpija'da B planı ise birebirde savunma ve faul zaafı olan Fenerbahçe uzunlarının üzerine oynamak oldu ki bu planın ciddi anlamda tuttuğunu söyleyebiliriz. Oğuz Savaş ve David Andersen birebir pozisyonlarda 20lik Olimpija pivotlarının hareketliliği ve enerjilerine karşı faul problemi yaşadılar. Sırf ilk yarıda Jaka Blazic'e 4 faul yapıldı örnek vermek gerekirse.

Fenerbahçe Ülker oyun anlamında hatalı bir sistem ortaya koydu. Maçın büyük çoğunluğunda Emirli 4 kısa oynayan takım bir çok artısını kullanmak yerine hücumda hızlı tempolu hızlı atışlı setler denedi hep. Burada koçu ciddi şekilde eleştirmek lazım. Bu kadar tecrübeli oyuncuların bir arada olduğu bir takımı hücumda sabırsız oynatmak son derece hatalı üstelik bu genç ve sabırsız bir takıma karşı yapılınca daha da tehlikeli oluyor. Takım devre sonuna kadar hep 5-6 farkı koruyarak gitti. Azıcık fark kapansa ya Bo ya Emir ya da Bojan sahne aldı. Ancak hücum rebaundlarındaki üstün performansları, bizim vurdumduymazlığımız, geriye yavaş gelmemiz sonucu ilk yarıyı ev sahibi takım 46-43 önde kapattı. İlk yarıda rebaundlarda 19-11 ev sahibi takımın önde olduğunu ve 13ü ev sahibi takıma 15i bize ait olmak üzere toplamda 28 faulün de yapıldığını söyleyelim.

3. çeyrekte takımın ilk yarıya oranla biraz daha toparlandığını söyleyebiliriz. Devreye tutuk başlasak da Bo McCalebb ve kaptan Ömer Onan'ın maça saldırgan karakterlerini yansıtmaları Olimpija'nın yakaladığı o rüzgarın bizim tarafımıza geçmesine sebep oldu. 3. çeyrek skoru 15-20 biterken Olimpija'dan yenilmesi gereken periyot skoru aşağı yukarı bu düzeyde tutulmak zorunda. Yine de halen daha pota altının etkili kullanılamadığını söylemekte fayda var.

4. çeyrekte de Bo'nun yarattığı pozitif etki devam etti. Ancak henüz 2. dakika yeni geçilmişti ki Bo yine attığı müthiş bir turnike sonucu sol ayak bileğinden sakatlandı. Bu dakikalarda Bo'nun çıkmasıyla organizasyon sıkıntısı yaşayan Fenerbahçe maçın kontrolünü Olimpija'ya verdi. Bunun bence en büyük etkisi uzunlardan faydalanamamak. Her ne kadar kısa bir 5 olsa da oyunda en verimli olduğumuz zaman 4 numarada Emir'in 5 numarada Batiste'in oynadığı 5 oldu.

Maç boyu hocanın 5 numarada en fazla süre verdiği isim maçın en kötü ismi Andersen olunca maç boyunca penetre basketbolu oynamaktan öteye gidemedik. Rakibe gelince rakibin zaten başka bir silahı yok. Ellerindeki genç ve yetenekli kadro istese dahi başka tarzda bir basketbol oynayamaz. Bu bölümde hücumda ve savunmada önlem almayan koçun ve ekibinin büyük hatasını görüyorum. Kadronun henüz hazır olmadığı doğru, tecrübeli oyuncuların sezon ortalarına doğru form tutmaları da anlaşılır kabul ancak ilk yarının en efektif ismi Bojan'ın ikinci yarıda şut kullanamaması formsuz Andersen'de bu kadar ısrar edilmesi, hücumda topun yeterince dönmemesi, erken seçimlerin fast break'e sebep olması, hücumda zaten pivotlardan skor bulamazken en azından savunmada daha çabuk ayaklı Kaya'nın hiç süre alamaması eleştirilecek noktalar.

Bo'nun sakatlanmasından sonra hoca ilk tercih olarak JR Bremer'ı denedi. Bremer bu dönemde oldukça kötü performans sergiledi ve oyun kurmada sıkıntı yaşadı. Onun verimsizliğine 2 hücum sabredebilen koç Barış Ermiş'i oyuna alarak bir nevi dengelerin değişmesini sağladı. Barış bu bölümde frene basarak sete sette rakibi yenmemize ön ayak oldu. Savunmada ipleri daha sıktığımız bu dönemde Olimpija'nın da ritmini iyiden iyiye bozduk. Bu maçtaki en büyük kazancımız şüphesiz Barış Ermiş oldu. 3. tercih olarak girdiği oyunda sırasıyla bir 3lük bir top kapma ardından 1/2 faul atışı ve 2. 3lüğü ile toplamda üstüste 7 sayı bulan Barış hem özgüven açısından hem de oyun karakteri açısından takımı sırtladı.

Fenerbahçe 46 sayı yediği ilk yarının ardından ikinci yarıda savunma anlamında kendisini göstererek maçı kazanmasını bildi. Yenen 46 sayının ardından sırasıyla 3. periyotta 15 sayı son periyotta ise 14 sayı yedik.

Bu sene takımın farkı şurada oldu. Geçtiğimiz yıllarda böyle saçmaladığımız deplasmanlarda genellikle yeniliyorduk. Ancak bugün kazanma alışkanlığı açısından önemli bir galibiyet oldu. Hazır olmadığımız bir maçta galibiyet çok önemli.

14 Ekim 2012

TBL 1. Hafta Erdemirspor 78 - Fenerbahçe Ülker 83 Maç Yazısı

TBL sezonu başladı. Sezonun ilk maçında Fenerbahçe Ülker Erdemir deplasmanında Hakan Demir'in savunmayı seven anlayışıyla karşılaştı.


Fenerbahçe maça Bo McCalebb - Ömer Onan - Romain Sato - İlkan Karaman - Oğuz Savaş 5iyle başladı. 6. yabancı olarak tribünde Mike Batiste tercih edildi. JR Bremer kadroya katılan son isim olarak sanırım koç tarafından biraz daha hazırlanmak istendi.

Fenerbahçe maça yoğun dış baskıyla başladı. Hakan Demir ise 4 numarada İlkan'ın tercrübesizliğinden faydalanıp üstüste 3 hücum onun üstünden oynattı setleri ve toplamda 6 sayıyı hanesine yazdırdı. Hakan Demir'in eski oyuncusuna karşı bu tarz bir başlangıç yapması iyi bir hamleydi. Fenerbahçe'de ise ilk 4 sayı da Oğuz Savaş'tan gelirken Pianigiani İlkan'ın 1e 1de yenilmesi karşısında 4 numarada Emir'e şans tanıdı. Pianigiani maçta takımına belli bir oyun felsefesini oturtmaya çalışıyor. Daha maçın başında 3 oyuncu birden rakip yarı sahada topa baskı yapıyor. Ancak pota altı savunması konusunda takım Pianigiani'nin istediği seviyede değil.

Fenerbahçe 4 kısalı olduğu zaman daha verimli basketbol oynuyor nitekim Emir oyuna girdikten sonra Ömer Onan bir 3lük basket attı sıkışan oyunda ancak ondan sonra Emir'in güzel asistinde yine kaptan hızlı hücumu turnike ile bitirdi. Daha sonraki hücumda da Emir'in içeri drive'ı engellenemedi. Bu süreç boyunca sadce Asım'dan bir basket bulan Erdemir 14-15 geriye düştü.

İlk çeyrekte tam anlamıyla hazır görüntü çizen Ömer Onan oldu. Kaptan formda bir başlangıçla takımını ateşledi. Fenerbahçe bu tarz maçlarda daha ilk periyottan oyuna ağırlığını koymak zorunda.

Bo'nun varlık göstermediği ilk çeyrekte Barış Ermiş ve Emir birlikte topa yön veren oyuncular oldular Fenerbahçe'de. Pianigiani'nin de sık sık oyuncu değişikliği yaptığını söylemek lazım. Bunun nedeni dış alan savunma baskısını yüksek tutmak istemesi. Daha sezonun ligde ilk maçı olduğundan savunma konusunda iyi sinyaller vermedi takım. Yine de ilk çeyrek 19-23 önde kapatıldı. Son 2.5 dakikada Fenerbahçe Ülker savunmasının basket izni vermediğini de söylemek lazım.İlk çeyrekte Ömer 9 Oğuz 8 Emir 4 s 3 r 2 a ve Andersen 2 asist ile oynadı.

İkinci çeyreğe Bremer - Barış Ermiş - Bogdanovic - Emir - Andersen 5i ile başladı Fenerbahçe. Şu ana kadar maçın en kötü ismi Bojan Bogdanovic olarak göze çarptı. İki takım için de savunmaların iyileştiğini söylemek lazım. Şutlar genellikle zor şutlar oldu.

Fenerbahçe pota altının rezalet bir savunması var. Pianigiani 2 dakikada İlkan'ı çıkardıktan sonra hep 4 kısalı sistemi tercih etti ve bu 4. kısa Emir olunca da hücumda zaman zaman yaratıcılık sağladı ancak savunmada takım dökülüyor. Geçen sene çoğu maçta kadroya bile giremeyen Nusret (ki 2.01 boyu) 4 numarada bizim takımı tek başına denize döktü. Şunun da altını çizmek lazım Erdemir'li oyuncular sahada sürekli iletişim halindeler. Bu açıdan birbirlerinin açıklarını da iyi kapatıyorlar. Fenerbahçe'de bu sistem henüz oturmadı.

Erdemir ise ikinci periyodun sonlarında hep hızlı gelmeye başladı. Bunun ekmeğini de kolay sayılarla iyi yediler. 2 dakika kala 36-36 beraberliğe geldi skor ancak Sato'nun önünde kalan şans topu Fenerbahçe'yi yine öne taşıdı. Bu basketten sonra gelen Melih'in 3lüğü Erdemir'i uzun bir aradan sonra öne taşıdı.

 McCalebb bu bölümde tecrübesiyle sürekli faul çizgisine gelerek sıkışan hücumda takımına serbest atışlarla sayılar kazandırdı. İlk periyotta toplam 21 sayı atan Oğuz Ömer ve Emir ikinci periyotta 1 sayıda kalırken McCalebb'in 8 sayısı Fenerbahçe'yi oyunda az da olsa önde tutmayı başardı. Devre de 41-43 Fenerbahçe'nin üstünlüğüyle tamamlandı. Erdemir'in ilk yarı sonunda rebaundlarda 17-13 üstünlüğü en çarpıcı istatistik diyebiliriz. Ayrıca takımın en skoreri olması beklenen Sean Marshall ise ilk yarıda sadece 2 sayı atmayı başardı. Buna rağmen toplamda 41 sayı yemek Fenerbahçe'nin savunmasını özetlemeye yeterlidir sanıyorum.

İkinci yarıda ilk 5te Sato yerine Bogdanovic'i gördük. Pianigiani'den talimat almış ki iyi bir drive sonrası smaçla morallenip boş bir 3lüğü sokup özgüveni yerine geldi. Sahanın en kötü oyuncusunu ikinci yarı ilk 5 başlatıp bu skorları bulabilmek Pianigiani'nin coachingi açısından övgüye değer bir durum. Nusret'in Oğuz'un üstünden hücum rebaundu çekmesini ise fizik kuralları ile açıklamanın imkanı yok. Fenerbahçe bu maçta açıkça rakibine beni yenebilirsiniz düşüncesini verdi. Bu dönemde üstüste gelen 8-0lık seri (ki tüm sayılar Melih'ten geldi) maçta yeniden dengeyi getirdi. 56-56 ile. Skor dengelendiken sonra karşılıklı faul atışları ile 3. periyot geçildi. Ancak Asım ve Melih'in 4lemesi Erdemir için kötü haber diyebiliriz. 3. çeyrek Nusret'in güzel oyunuyla 63-64 Fenerbahçe lehine geçildi. Ömer 13 Bo 12 Oğuz 10 sayıda.

4. çeyrek Bo'nun top kaybıyla başladı. Bu dönemde Nusret'in 3lüğü ile Erdemir öne geçti. Fenerbahçe pota altında Oğuz Savaş'ı kullanmak istiyor ancak Erdemir savunması çok hareketli içeri top indirtmiyor. İlkan'ın aklı da bir karış havada bu maç 4 numarada faydasından çok daha fazla zararı oldu. İkinci yarıda Sato'nun da hiç süre almadığını belirletmek lazım. Maçta son 06:08 kala Erdemir maçtaki en büyük farkı yakaladı 72-66. Fenerbahçe'nin savunmada hiçbir reaksiyon koyamadığını da vurgulamak lazım. Koç kenarda oyunculardan daha fazla ter döküyorsa oyuncularda problem var demektir.

Geçen seneden devam eden bazı alışkanlıklar var. Ömer rakip guardı yıpratırken Emir kendisinden daha yavaş ve hantal bir oyuncudan fake yiyip topa arkasını dönüyor. 2:17 kala Oğuz'un hücum rebaundu 75 - 75 beraberliği getirdi. Son 2 dakika kala Oğuz ilk rebaund mücadelesinde box outunu yaptı ve dönen hücumda birebirde basket bulup takımını öne geçirdi. Tabi Oğuz ile Asım dışındaki tüm Erdemirliler arasıdna temiz bir 25 kg fark var belirtmek lazım. Oğuz'un hücum rebaundu farkı 4 sayıya çıkardı son 0:58'de. Maçtaki üstünlüğünü devam ettiren Fenerbahçe 83-78 galip geldi. Oğuz'un 20 Bo'nun 16 sayısı galibiyeti getirdi.

Sonuç olarak Fenerbahçe maç sonu oynama tecrübesiyle kazandı. Erdemir'de 2 önemli Türk oyuncunun eksikliği, sadece 3 yabancılarının olması, erken faul problemleri ve buna rağmen maçın sonuna dengede girmeleri büyük artılar. Koç Hakan Demir'i yürekten tebrik etmek gerekiyor. Fenerbahçe Ülker ise yenilebilecek bir takım olduğunun sinyalini verdi. Pota altı ciddi bir S.O.S. veriyor. Oğuz hücumda maçı getirdi belki ama savunmada kendisinden 10 santim kısa bir oyuncuyu dahi box out yapamıyor. Emir'in savunmayla işinin olmadığı zamanlar aynen devam ediyor. Bu açılardan takımın form tutması gerekiyor. Bremer yerine oyunun akıl yönünü kullanabilecek bir guard transferi daha iyi olurdu organizasyon sıkıntısı ciddi yaşanıyor.



19 Eylül 2012

Fenerbahçe Ülker 2012/13 Forma Numaraları

4 Bo McCalebb Guard 
7 Ömer Onan Guard 
9 Barış Ermiş Guard 
10 Romain Sato Guard/Forvet 
13 David Andersen Forvet/Pivot 
14 Kaya Peker Forvet/Pivot
16 Can Maxim Mutaf Guard
21 Oğuz Savaş Pivot 
22 Metecan Birsen Forvet 
24 Mike Batiste Forvet/Pivot 
41 İlkan Karaman Forvet/Pivot 
44 Bojan Bogdanovic Guard/Forvet 
55 Emir Preldzic Forvet

11 Eylül 2012

NBA 2K13 Official Trailer

5 Eylül 2012

Oktay Mahmuti ve Efes Pilsen yılları


Oktay Mahmuti 2001-2007 sezonları arasında head coach olarak Efes Pilsende çalışmıştı. Bu süreç boyunca özellikle hırslı ve sert savunma yapmasıyla, maçlara takımın agresif başlamasıyla nam salmış ve Efes Pilsen ekolünü Aydın Hoca sonrası bir nebze daha savunmasıyla anılır bir hale getirmişti. Kuşkusuz bu sözleri Efes Pilsen kariyerinin ilk zamanları için söyleyebiliriz.

2001/2002 sezonunda Efes Pilsen Mahmuti yönetiminde lige fırtına gibi başlamış ve normal sezonda biri son (formalite) maç olmak üzere sadece 2 mağlubiyet almış playoff finalinde de 2 maç vermesine rağmen Ülkerspor'u mağlup ederek şampiyon olma başarısını göstermişti. Efes o dönem Euroleague gruplarını ise 9 galibiyet 5 mağlubiyetle Benetton, Maccabi ve OLY'nin ardından 4. sırada bitirmiş  o zamanki format gereği TOP16 gruplarında 3 galibiyet 3 mağlubiyet alarak sadece grup 1.lerinin çıktığı F4ü tek maçla kaçırmış ve grubu ikinci sırada tamamlamıştı.

Genel formata bakıldığında başarılı bir sezon geçirdiğini görebiliriz Efes Pilsen'in.  Bu kadrosunda yabancı oyuncular olarak Marcus Brown, Kaspars Kambala ve Saulius Stombergas bulunuyordu. Ayrıca yerli oyuncular açısından da oldukça elit bir rotasyona sahipti Efes. Mehmet Okur, Kerem Tunçeri, Ömer Onan, Kaya Peker, Ender Arslan, Arda Vekiloğlu ve Alper Yılmaz hep dönemin milli takım oyuncularıydılar.

2002/2003 sezonunda yabancılardan Marcus Brown ve Kaspars Kambala takımda kalırken takıma diğer yabancı oyuncular Granger, Golemac ve Ira Clark dahil edildi. Daha doğrusu sezona Golemac ile başlanmış ve playofflardan hemen önce Ira Clark değişikliğine gidilmişti. TBL açısından geçtiğimiz sezonun benzeri yaşanmış ve Efes Pilsen sezonun açılış maçında Pınar Karşıyaka'ya kapanış maçında ise Ülkerspora yenilmiş Playoff finallerinde ise yine Ülkerspora 2 maç kaybetmesine rağmen şampiyon olmayı başarmıştı. Euroleague gruplarında ilk turu Efes Pilsen Benetton ve Barcelona'nın ardından 8-6'lık derece ile 3. olarak tamamlıyordu. Buradaki en çarpıcı istatistik 6 mağlubiyete rağmen gelen 14 maçta sadece 968 sayı yenilmesiydi ve o sezon Euroleague'de başka 1000 sayının altında yemiş takım bulunmuyordu. TOP16 da ise grubunu CSKA'nın ardından 2. sırada tamamlayan Efes maalesef yine F4 yapamıyordu.

2003/04 sezonunda yabancı oyuncu değişimi devam etti. Takımda yabancılardan sadece Granger kalırken Trajan Langdon, Goran Nikolic ve Prkacin takımın diğer yabancıları oldular. Normal sezonda geçen sezonların aksine 2si içeride ve dışarıda Beşiktaşa karşı olmak üzere toplam 4 maç kaybedildiyse de playoff geleneği bozulmayarak 3. sene üstüste 2 maç verilmesine rağmen Ülkerspor geçilerek şampiyon olunuyordu. Bu dönemde seriyi beraberliğe getiren maçta Ülkersporu Efes Pilsen 46-78 yenmeyi başarmıştı. Bu maçta Ülkerspor sadece 5 sayı pası yapabilmişti takımca...
Aynı sezon Euroleague'de ise Türkiye tarihinde bir ilk yaşanıyor ve değişen grup yapısında Efes Pilsen C Grubunu 10 - 4lük derece ile 1. sırada bitiriyordu. Ancak burada da bir gelenek bozulmuyor ve TOP16 turunda Skiper Bologna'nın ardından Efes Pilsen 2. sırada grubu tamamlayarak F4'ü yine tek maçla kaçırıyordu. Üstüste 3 sene boyunca aynı şekilde TOP16 yapan Ülkerspor ise grupları hep son sırada tamamlıyordu.

2004/05 sezonu Mahmuti'nin üstüste 4. şampiyonluğu ile noktalanan bir yıl olarak hafızalarımıza kazınıyor. Nikolic ve Prkacin kadroda tutulurken Amerikalı oyuncular değiştirilmiş ve üstdüzey birebir skorer yönleri ön plana çıkan ve kariyerleri boyunca çoğu zaman takım oyuncusu olamasalar da o dönem takım oyunu konusunda en başarısız dönemlerini geçiren Domercant ve Solomon transfer ediliyordu. Özellikle bu dönemde Efes Pilsen'in oynattığı basketbol oldukça eleştirilmişti. Bütün bunlara rağmen Mahmuti en başarılı dönemini geçirmiş üstüste 4. lig şampiyonluğunu finalde Beşiktaşı yenerek elde etmişti. Euroleague gruplarında ise üstüste 2. kez en az sayı yiyen takım olma başarısıın sergilemiş ve grubunu 2. sırada bitirerek TOP16ya kalmıştı. TOP16da ise senaryo değişmedi Efes yine grubunu 2. sırada bitirdi burada 3lü averaj sonucu elenen takım AEK oluyordu. Fakat bu sezon değişen statü gereği TOP8 maçları oynanacaktı ve Efes çapraz grubun lideri PAO ile eşleşiyordu. Lakovic'li Diamantidis'li kadroya karşı Efes deplasmanda yeniliyor kendi evinde ise kazanıp seriyi son maça taşıyordu. Ancak PAO son maçta da Efes'i yenerek Efes'in F4 defterini 4. kez üstüste 1 maçla kapatıyordu. Belki de bu Oktay Mahmuti'nin kariyerindeki en parlak sene diyebiliriz.

Bu dönemdeki istikrarı sayesinde kendisine Tau Ceramica gibi dönemin güçlü takımlarından birisinin teklif yapmasına karşılık Efes Pilsen ile sözleşmesini 3 yıl daha uzatıyordu Mahmuti...

2005/06 sezonunda Granger Smith ve Domercant ile yola devam eden Mahmuti Amerika dışından da Popovic ve Prkacin ile yola devam ediyordu. Bu dönemlerde net bir oyun kurucu ile çalışmamasına rağmen (takımın en çok asist yapan oyuncuları 1 Ender Arslan 2 Prkacin siz düşünün) TBL finallerine kadar geliyor ancak burada Ülkerspora süpürülmekten kurtulamıyordu. Değişen statüde üstüste 2. kez TOP8 yapan Efes Pilsen CSKA'ya eleniyor ve F4'ün kapısından bir kez daha dönüyordu.

Mahmuti son sezonunda Granger'dan vazgeçmemiş, onun yanına Haislip, Jenkins, Nicholas gibi Amerikalılar'ın yanı sıra Prkacin ve Sırp Rasic ile yola çıkıyordu. Bu dönemde ise Ülkerspor Fenerbahçe ile birleşiyor ve Mahmuti'nin Efes Pilsen'i Fenerbahçe Ülker'e süpürülerek lige veda ediyordu. Aynı dönemde Efes Pilsen TOP16 gruplarında Barça ve PAO'nun ardından 3. olarak eleniyor ve TOP8e çıkamıyordu. Zaten bu süreç de Mahmuti'nin 6 sene süren head coachluk kariyerinin sona ermesi anlamına geliyordu.

O dönemde çok konuşulan çok eleştirilen bir adamdı Mahmuti. Görüldüğü üzere ligde dişli bir rakip yokken güçlü kadrolarla ligi domine etmiş ancak önce Ülkerspora sonra Fenerbahçe Ülkere elenmekten kurtulamamıştı. Mahmuti'nin en büyük hatası belki de yabancı tercihleri olmuştu o dönemde. Kadrosunu takım oyunundan uzak Amerikalılarla şişirmiş ve belki de 6 yıl boyunca aynı hücum setlerini oynatmış oyuncularına. Bu da tahmin edilebilirlik açısından önemli bir dezavantaj yaratıyordu.

Şimdi Efes kadrosuna baktığımızda top dolaşımını daha hızlı yapabilecek guardlar olduğunu görebiliriz. Yıllardır Efes'te Kerem Tunçeri'nin yanına bir adam bulunamadı serzenişleri yükselirdi şimdi gerek Farmar gerekse de Lucas Gordon bu konuda yaşlanan Kerem Tunçeri'ye pas dağıtımında ciddi katkı verebilecek oyuncular. Tabi burada 3 oyuncunun da toplu oyunu topun elinde olmasını sevdiklerinin altını çizmek lazım. Mahmuti'nin bu oyuncularla kuracağı iletişim oldukça önemli.

Mahmuti sisteminde savunma ve sert adamlar oldukça önemli olsalar da pas yapabilen uzunların önemi de bence bir o kadar fazla var. Soft heart Barac bonservisinin ya da o kontratının hakkını hiçbir oyunla ödeyemez belki ama fiziği ve oyun görüşü ile hassas parmaklarının doğru pasları atmasını sağlayarak önemli bir katkı sağlayabilir. Vujacic gibi kontrol edilmesi gereken ancak önemli bir şut tehdidi olan bir oyuncu için biçilmiş bir sistem bu. Vujacic topa minimum dokunacak ancak bunların hepsi bitirici darbe için olacak. Bu sistem o açıdan çok güzel. Tunçeri - Farmar - Gordon - Güler - Balbay hep bu sistem içinde çift guard oynayacaklar ve savunma anlamında da çok şey verecekler ancak burada sorun başka bir kimya problemimden çıkıyor.

Tamam Mahmuti elindeki kontratlar yüzünden pek fazla kıpırdayamadı ve hamle olarak en önemli isim Farmarı kadrosuna kattı. Bu oyunculardan yani guardlardan hiçbirisi saf şutör değil. Elinde sadece Vujacic var ve o da sette durdurulabilecek bir oyuncu tek opsiyon olduğundan. İç dış dengesi açısından Savanovic - Barac - Semih - Kerem G. - (kalırsa) Batiste hepsi Mahmuti sistemine uyan oyuncular değil. Ayrıca Kerem hariç mental problemler yaşayan düşüşleri olan oyuncular. Kısaca F4 takımı pota altı değil. Barac'ın her hücumda ısrarla screan yapmaya çalışması şimdiden Efes taraftarının kanının çekilmesine sebep oluyordur.

Efes biraz fazla tek yönlü basketbol oynayacak gibi geliyor bana. Mahmuti'nin elinde belki bu sezon sokak basketbolcusu Amerikalı oyuncu yok ancak takımın profesyonellik anlamda mental yönü zayıf bir çok oyuncusu olacak onlarla uğraşması da gerekecek. -Ki Mahmuti hazırlarla oynamayı sever-

Bu halleri ile bakıldığında kadro yapılanması TBL açısından Fenerbahçe Ülker'in arkasında kalmış görünüyor Anadolu Efes. Mahmuti konusundaki artılar ve eksiler ise ortada. Sezonun geri kalan kısmında bekleyip göreceğiz. Benim Efes'ten asıl beklediğim ve istediğim altyapıda gelecek vaadeden Burakcan, Tayfun, Cedi ve Ramazan gibi milli gençlerin yavaş yavaş kadroda kendilerine yer bulabilmeleri.

25 Ağustos 2012

Resmi sitede Can Maxim Mutaf ayıbı

Fenerbahçe Ülker resmi web sitesinin olmasına ve kurumsal kimliği doğru yansıtmasına yönelik bir yazı yazmıştım. Aradan çok zaman geçmeden Kemal Dinçer bu konunun gündemlerinde olduğunu ve hevesli bir ekip olduğunu söyledi ancak bazı engellerden de bahsetti. (bence önemli engeller değil)

Bütün bu gelişmelerin üstüne resmi sitemiz takımımızın topuk yaylası kamp programı hakkında bilgi verirken önemli bir ayrıntıyı atladı. Belki önemli bir detay değil ancak benim profesyonellik anlayışım gereği çok takıldığım noktaların başında gelir bu tarz detaylar. Nitekim milli takımda oynayan oyuncular sayılırken Can Maxim Mutafın ismine yer verilmedi. Açıklama burada http://www.fenerbahce.org/fb2008/detay.asp?ContentID=30478 İlkan ve Emir'den Türk milli takımında oynayan oyuncular olarak bahsedilmiş ancak Can Maxim Mutaf bu kategoriye dahil edilmemiş. Bence üzücü bir gelişme. Buna ilaveten ufak bir not da Ntvspor için gelsin web sitelerinde yer alan haberde onlar da Can Maxim'i atlamışlar.

Milli takım kampı öncesi verilen listelerde İlkan Pınar Karşıyaka'nın oyuncusu Can Maxim ise Mersin BŞB'de kiralık oyuncu olarak gözüküyordu. Eğer bu mantıktan yola çıkılacak olursa İlkan'ın da yazılmaması gerekirdi. Can Maxim maalesef açıkça atlanmış.

18 Ağustos 2012

İlkan Karaman'ın transfer hikayesi

Çok değil perşembe gecesi Fenerbahçe Ülker transferlerini ve 2012/13 kadrosunu değerlendirirken İlkan Karaman'ın alınmaması konusundaki eleştirilerimi belirtmiştim ve 2 sene önceki bu durumu bir "KAYIP" olarak nitelendirmiştim.

Aradan 24 saat geçmeden NTVSpor muhabiri İsmail Şenol twitter hesabından Fenerbahçe Ülker'in İlkan Karaman ile anlaştığını açıkladı. Hatta bu açıklamadan kısa süre sonra Nedim Karakaş federasyon binasına giderek sözleşmeyi yetkililere teslim etti. Burada hem süreci sizlere aktaracağım hem de spor hukuku açısından hukukçu kimliğimle değerlendirmelerde bulunacağım.

Öncelikle 2010'dan itibaren sürece bakalım. Galatasaray Spor Kulübü Tofaş'tan gelecek vaadeden ümit milli oyuncu İlkan Karaman'ı transfer ediyor ve oyuncuyu yine aynı kulüpte 1 sezon daha kiralık oynatıyor. Ancak burada da enteresan bir durum var Galatasaray dün yayınlamış olduğu açıklamada İlkan ile 2011 - 2016 arası bir sözleşme yaptıklarından bahsediyor. Halbuki http://www.galatasaray.org/basketbol/erkek/haber/7597.php burada İlkan'ın 2010 yılında transfer edildiği belirtiliyor. Bu durum da enteresan demek ki arada 2 adet sözleşme var. Bunlardan birisi 2010 yılında yapılan sözleşme ve diğeri resmi sitede dün bahsedilen 2011 yılında yapılan 5 yıllık sözleşme. Peki bunlardan herhangi birisi federasyona bildirilmiş midir ? Cevabı hayır.

Geçtiğimiz sezon yani 2011/12 sezonunda İlkan Karaman Pınar Karşıyaka forması giydi ve iyi de bir çıkış yakaladı. Bu çıkışın sebeplerinden başlıcası da birlikte çalıştığı özel kondisyoneri Erdem Günak olarak gösterilebilir. Erdem Günak daha önce de Birkan Batuk ve Furkan Aldemir gibi bir çok A Milli oyuncunun da özel antrenörlüğünü yapmıştı. Galatasaray İlkan'ı Karşıyaka'ya gönderirken özel bir anlaşma yaptı. Aslında bu anlaşmanın niteliği ve ortadaki muvazaalı durum biraz gizli. Pınar Karşıyaka Furkan Aldemir'i verirken Galatasaray'la o zaman özel bir sözleşme yaptı. Ancak bu anlaşma hukuken mümkün olmadığı için bunu birden çok anlaşma olarak gösterdiler. Galatasaray Furkan için Kafkafa yüklü bir bonservis öderken ayrıca İlkan Karaman'ı kiralık olarak verdi bunlara ek olarak da futbol takımına kiralık oyuncu gönderdi. Hukuken bir basketbolcuyu transfer ederken karşılığında kiralık futbolcu almak mümkün değil bu nedenle taraflar asıl niyetlerini gizleyerek birden çok anlaşma yaptılar ve transferleri bu şekilde gerçekleştirdiler. Bu yüzden İlkan transferindeki asıl amacı bilmemize imkan yok.

Galatasaray ve Karşıyaka cepheleri o zaman 1 senelik kiralık gönderildiğini söylüyorlardı ancak daha sonra ortaya çıkan İlkan'ın bonservisiyle 1+1 yıllık sözleşme imzaladığı oldu. Burada yönetim açısından enteresan durum söz konusu. İlkan'ın KSK ile olan sözleşmesi 1 + 1 olmasına rağmen Karşıyaka yönetimi cüzi bir bedel ödeyerek İlkan gibi önemli bir oyuncuyu neden kadrosunda tutmadı ? Eğer bu muvazaalı bir sözleşme ise o zaman 1. yılın sonunda ligler bittikten transfer sezonu açılıncaya kadar GS'li hiç bir idareci neden İlkan'ın sözleşmesini federasyona bildirmedi ? Burada durum haklılık şartlar sonuç ne olursa olsun inanılmaz bir idarecilik zaafiyeti var ve buna sebep olan idarecilerin takıma katkı vermesi imkansıza yakın. Eğer bu sorumlu Murat Özyer'se ki yetkiler onda derhal istifa etmelidir.

Transfer süreci ise çok ilginç eminim bu süreci Nedim Karakaş dahil bir çok Fenerbahçeli idareci bilmiyordu. İlginç bir detayı sizle paylaşayım. Galatasaray 2 sene önce Oktay Mahmuti'yi başa getirdiğinde Mahmuti ile aynı menajerlik şirketinden olan bir çok oyuncuyu da kadrosuna katmıştı. Furkan Aldemir ve İlkan Karaman bunlara sadece örnekler. Ancak sürece baktığımızda Mahmuti'nin menajeri misko raznatovic resmen açıklamasına ve hatta Galatasaray resmi sitesi açıklamasına rağmen 2 + 2 yıllık sözleşme uzatılması iptal edilmiş ve Mahmuti'ye karşı da büyük bir ayıp yapılmıştı. Bu da son 2 yıldır GS'nin Misko ve Ati Koçla iyi olan arasının açılmasına sebebiyet vermişti. Zira Ati Koç'un sözleşmedeki bu açığı görür görmez Fenerbahçe ile anlaşması da buna bağlanabilir. Eğer Mahmuti süreci yaşanmasaydı ya da Mahmuti kırılmadan halledilseydi işin rengi o zaman değişir ve İlkan'ı başka kulübe göndermek asla gündeme gelmezdi.

Nitekim İlkan iyi bir ücret karşılığı (1.100 bin usd yıllıktan 3 yıl) sözleşme imzaladı. Sözleşmesinin 2. yılının sonunda NBA'e çıkış maddesi bulunuyor ancak mental olarak asla o seviyelere gelemeyeceğinden eminim. Türkiyede kalmaya devam edecektir.

Federasyon bu durumda lisans çıkartacaktır. İlkan'ın lisansı çıkmasında yasal hiçbir engel yok. Basketbolda da özel sözleşmeler geçerlidir ve tarafları bağlar ancak bu sözleşme sonucu olarak açılacak bir dava hem uzun sürecek hem de ancak GS haklı çıkarsa İlkan'dan tazminat alabilecektir. Bu yaşanan süreç, prestij kaybı ve milli oyuncunu en büyük rakibine kaptırmak Galatasaray'da sezon başlamadan esen olumlu havanın bir anda ortadan kalkmasına sebebiyet verecektir.

Şunu da not olarak eklemekte fayda var Ati Koç ve Semih Özsoy bu işi incelediyse eminim hukuki açıdan tam hazırlığı yapmışlardır ve işlerini şansa bırakmamışlardır. Galatasaray cephesinde Lütfi Arıboğan'ın yoğun mesai harcadığını öğrendim. Bu süreç sonucunda İlkan transferi ya da lisansı hukuken değişmez ancak Galatasarayda bir kaç sorumlu yerinden edilebilir.


16 Ağustos 2012

Fenerbahçe Ülker 2012/13 kadrosu ve değerlendirmesi

Fenerbahçe Ülker'de Kemal Dinçer göreve ilk geldiği zaman ağzından çıkan ilk yabancı oyuncu ismi David Andersen olmuştu. Gelgelelim son gerçekleşen ve 5. yabancımız olan transfer de ilk hedeflenen isim oldu yani David Andersen...

Bu transferin bittiğini kulübün içinden 3 ağustos günü öğrendim ve twitter hesabımdan sizlerle paylaştım. Zaten söz konusu transfer İspanyol basını da dahil bir çok yerde ben kaynak gösterilerek yayınlandı. O zaman tahmini olarak bonservis bedeli karşılığında kadromuza kattığımızı belirtmişsem de ciddi bir transfer başarısı olarak sözleşme fesih bedeli ödemeden David Andersen'i transfer ettiğimiz bugün resmi kaynaklardan açıklandı. Aynı David Andersen için yaklaşık bir ay kadar önce CSKA Moskova'nın 800 bin € teklif ettiğini de açıklayım. Belki bundan da önemlisi kadromuza kattığımız 3 ismin Bo McCalebb, David Andersen ve Romain Sato'ya CSKA'nın da teklif yapmış olmasına karşın bu transferleri bizim bitirebilmemiz. Bu da oldukça önemli bir başarı olarak değerlendirilmelidir.

Pianigiani kampa katıldıktan sonra 1-2 hafta içinde 6. yabancı konusunda kararını verecek. Bu yabancı oyuncu muhtemelen lig rotasyonuna dahil olmayacaktır ayrıca şimdiden düşünülen şutu olan rebaundcu bir 3.5 - 4 numara bakıldığını söyleyebilirim.

Sözün özü şimdilik 5 yabancılı olarak kadromuz şu şekilde şekillendi;

PG : Bo McCalebb - Barış Ermiş
SG : Ömer Onan - Bojan Bogdanovic - Can Maxim Mutaf (1 numarada da süre alması isteniyor)
SF : Romain Sato - Emir Preldzic - James Metecan Birsen
PF : David Andersen - Kaya Peker
C  : Mike Batiste - Oğuz Savaş

Bu açıdan baktığımızda kadromuzda yeralan her isim müthiş yetenekli ve yaşına göre kariyerli oyuncular olsa da halen daha bazı eksiklerimiz göze çarpıyor.

Geçen sene yaptığım ünlü bir Olympiacos değerlendirmem var. Sene başında 6-7 89 ve sonrası doğumlu oyuncuyla yola çıkmışlardı ve beklentilerin üzerine çıkıyorlardı... (Şampiyon da oldular beklentileri iyice aşıp) Sözün özü bir lider belirlenmişse de yanına görev alacak sert savunma yapabilecek ve enerji getirecek bir çok genç oyuncuyu takıma monte ettiler. Doğru bir kimya yakaladılar. Bizim kimyamız da ilk etapta doğru bir şekilde şekillendi ön alanda baskı yapabilen Bo - Ömer - Sato 3lüsü 2 sene önceki Tomas - Ömer - Kinsey 3lüsünden daha verimli olacaktır. Bu da özlediğimiz saldıran ve rakibi sürekli kontrol altında tutan oyun anlayışına uygun bir tipik Pianigiani yapılanmasına gidebileceğimiz anlamına geliyor. Tabi burada diğer yerli oyuncuların da özellikle Emir Barış ve Can Maxim'in kendisini savunma konusunda ispatlaması gerekiyor.

Can Maxim bu sene 2 numarada süre alacaktır aynı zamanda rotasyonda 1 numarada da süre alması bekleniyor. Bence bu riskli bir karar olur. Can'ın topu yere vurması yeterli düzeyde değil topu yarı sahaya taşırken problem yaşayabilir. Hatta Barış Ermiş bile bu konuda sıkıntılı bir oyuncu. (Zaten 1.90ın üzendeki oyun kurucuların genel problemidir) Böyle bir durumda 2 numaralarımızın da yeterli fundementalde olmadığını düşünürsek (ömer ve bojan) 3. yerli bir guard alınması faydalı olacaktır. Şu zamana kadar ortaya atılan yegane isim de Banvit'den İbrahim Yıldırım. Bu kararı tahminim hoca verecektir ancak bence 3. bir guarda kesin ihtiyaç var. Hem böylece Can Maxim de asıl pozisyonunda daha faydalı olabilir. 91 doğumlu  oyuncunun artık kendisini gösterme zamanı

Geçen sene Emir ve Bojan aynı anda sahadayken iyi anlaştılar ve set hücumlarımız daha akıcı oldu ancak savunma olarak Fenerbahçe Ülker'in bu iki savunması zayıf oyuncuyu aynı 5te kaldırma şansı yok. Emir yerli olması ve top taşıyabilmesi ile düşünüldüğünde bu sene kritik bir rol oynayacak. Şu anda koçun sisteminde setlerde topun Emir'e gelmesi önemli bir detay olacaktır. Her ne kadar Bo çok daha üst düzey bir oyuncu olsa da Ukic'e nazaran asist yapma konusunda çok da artısı yok. Hatta Siena'da bu yükü Kaukenas ve Zizis çekmekteydi yerine göre. Hal böyleyken doğru alan paylaşımının yapılacağı set hücumlarında hem Bo sayesinde bol bol pick and roll izleyeceğiz hem de oyun sıkıştığı zamanlarda Andersen'in dış şut tehtidi olması sebebiyle Emir dışarı çıkan en az bir uzunun olduğu rakip savunmaları daha rahat okuyabilecek. Emir gördüğüm en ince oyunculardan biri fiziki olarak güçlenmesi ve savunmada da rol alması şart.

Ömer Onan'ın sakatlık riskine karşı Can Maxim iyi bir cover olabilir ancak Emir'in formsuzluğu, sakatlığı ya da düşük savunma becerileri nedeniyle tercih edilmemesi durumunda topa yön verecek oyuncu sıkıntımız açıkça var. Bo iyi bir delicidir ancak üstdüzey bir asistçi değildir bu nedenle 2 numaradan ve 3 numaradan topa yön verme konusunda daha çok katkı gelmesi lazım. Hücum setlerimiz bu açıdan sıkışabilir. Bu sene Bo - Barış ikilisinin de yanyana guard rotasyonunda uzun süreler alacağını tahmin ediyorum. Zira anlattığım bu senaryo için başka alternatifimiz yok.

Uzun konusunda ise sıkıntımız var. Elimizde Batiste - Oğuz ve Andersen gibi orijini 5 numara olan 3 oyuncu ile orijini Karşıyaka yıllarında 4 numara olsa da yıllarıdır 5 numarada verim veren Kaya dışında başka uzunumuz yok. Bu yerli uzunlarla üstelik hepsi 5 numara savunma becerileri olan uzunlarla yola çıkmak tek kelimeyle intihar olur.

Pota altında savunmada itiş kakış yapacak, sürekli 3 saniyede blok kovalayacak, hücum faul yaptıracak ve maçın ivmesini savunma direnciyle bir x faktör olarak değiştirecek tarzda bir adama her zaman ihtiyaç vardır. Bizde bu enerjiyi verecek kenardan gelecek kimse yok. 6. yabancı alınsa bile ligde Galatasaray Medical Park ve Anadolu Efes'in ciddi kadrolarına karşı koyacak bir rotasyon yok. Burada yıllarca Ülker'in mirasını nasıl tükettiğimiz ve elimizde 3 -4 sene öncesine kadar Ömer Aşık - Semih Erden - Enes Kanter gibi oyuncular varken nasıl bunların devamını getiremediğimiz sorgulanmalı. 2 sene önce Oktay Mahmudi ile iyi bir ivme yakalayan Galatasaray o dönemde Furkan Aldemir, İlkan Karaman ve Sertaç Şanlı gibi 3 (o zamanın) ümit milli uzunu kadrosuna kattı. Özellikle bu kadro yapıamasında İlkan'ı görmek isterdim.

Keza eldeki sınırlı yerli uzun alternatiflerinden Cevher'i Beşiktaş, Emre Bayav'ı ise Erdemir aldı. Yine bence bir hatayla bu sene x faktör olabilecek Alpella altyapısından gelen Birkan ile hiç ilgilenmedik Efes de Galatasaray'ın elinden oyuncuyu kaptı.. Yerli rotasyonumuzda sıkıntımız var ve bu bir şekilde giderilmek zorunda özellikle uzun konusunda mutlaka yerli alternatifimiz olmak zorunda.

Genel açıdan doğru bir kimya ile ilerliyoruz. Birebirde Avrupanın en iyi ismi olan Bo McCalebb ve yaşı ne olursa olsun her zaman istikrarlı katkı verecek Mike Batiste gibi her maç en kötü zamanlarında ile toplam 25 sayı bulacak istikrarlı bir ikilimiz oldu. Sato'yu ise ben TBL'de bu senenin transferi olarak görüyorum. Oyuncuyu izledikçe ve bir oyuncunun takımı nasıl bütün hale getirdiğini gördükçe bana hak vereceksiniz. Bence bu sene en büyük transferimiz Sato.

Kadro yapılanması güzel olsa da kadronun yaşlı bir kadro olması, yerli rotasyonumuzun yeterli olmaması ve uzunlarımız arasında x faktör bir uzun olmaması dezavantajlar. Savunma takımı olacaksak bu eksikliklerin de giderilmesi gerekir. Ligde her zaman şampiyonluğa oynayan bir kadro oluruz ancak önemli olan Euroleague düzeyinde Avrupa'nın en büyük 6 bütçesinden biriyken artık F4 yapabilmek. Bunun için de iyi kimyanın üzerine ufak takviyeler gerekiyor.

9 Ağustos 2012

Fenerbahçe Ülker resmi web sitesi

Her ne kadar Kemal Dinçer geldikten sonra basketbol şubemiz sosyal ve görsel medya anlamında aşama kaydetmiş olsa da halen daha içerik olarak bir çok Eurocup takımının bile web sayfasından gerideyiz.

En basiti takımımıza ait ayrı bir domain adı yok. Fenerbahce.org sitesinden http://www.fenerbahce.org/fbulker/index.asp adresinden takımımızın web sitesine bağlanıyoruz. Oysa ayrı bir domain olsa çok daha iyi olurdu. Bu ufak ayrıntı bile prestij açısından önemlidir.

Avrupada en beğendiğim web sitelerden bir tanesi Fransız ASVEL'e ait. ASVEL NBA yıldızı Tony Parker'ın da ortağı olduğu bir kulüp ayrıca. http://www.asvelbasket.com/ adresine bakalım. Kulübün kendi web sitesi var ve güzel bir tasarımla sürekli güncel tutuluyor. Örneğin sitenin girişinde u16 finalinde Türkiye'ye kaybeden Fransa U16 milli takımı hakkında haber bulunuyor. Hatırlatmada bulunacak olursak o finali kazanan Türkiye milli takımının ilk kadrosunda 5 final kadrosunda ise 3 Fenerbahçe Ülkerli oyuncu yer alıyordu.

Web sitesine baktığımızda ayrı bir Youtube bölümü var. Takımın multimedya sayfası tek kelimeyle müthiş. Videolar, Youtube, Galeri ve ASVEL Radyo olmak üzere 4 ana başlık var. YT bölümünde oyuncularla maç öncesi yapılan basın toplantıları ya da bazı maçların özetleri yer alıyor. Ayrıca Videolar bölümünde ise ASVEL'in oynadığı tüm maçların özet görüntüleri yer alıyor. Çok başarılı.

Takımdaki oyuncu profilleri, istatistikler, lig bilgileri muazzam her ayrıntı yüksek çözünürlükteki fotoğraflarla desteklenmiş durumda. Bizim web sitemizin en kötü özelliği ise her ne hikmetse oyuncuların en kötü fotoğraflarını bulup sayfaya ekleyebilmemiz. Bu sene değişiklik olarak aynı arka fonda çubuklu formamız eşliğinde çekilen fotoğraflar konmuş ancak bu fotoğraflar maalesef askerde kimlikler için çekilen sıra fotoğrafların kalitesini aşamamış. Oyuncu bilgilerinin yer aldığı sayfa ise evlere şenlik vaziyette. En azından bir sayfa hizalama yapılabilirdi.

ASVEL'den devam edelim. Takımın sayfasında ayrıca özel bir bölüm var. Doğum günü olan genç ve yetişkin taraftarlar maç öncesi veya devre arasında takımın maskotu ile sahada fotoğraf çektiriyorlar ve taraftarlara çeşitli doğum günü hediyeleri dağıtılıyor. Bu çocuklar için hayatları boyunca unutamayacakları bir jest !
ASVEL maskotundan hediye alan çocuklar


ASVEL Maskotları

Sitede ayrıca sponsorların tanıtımları ve dans gruplarının tanıtımları da var

Diğer örnek vereceğim site de bir Eurocup takımı olan Valencia'ya ait. http://www.valenciabasket.com/ adresinden siteye girebilirsiniz. Sitede ayrıca takımla ilgili forma aksesuar gibi ürünlerin satıldığı da ayrı bir bölüm var. Valencia Basket sitesinde 18 farklı yaş grubunun da ayrıca bilgileri yer alıyor. Bunun dışındaki zengin multimedya içeriğini online bilet satışını sponsor bağlantılarını görmek de mümkün. Bilgiler istatistikler her şey muazzam...


Gelelim bizim site ile ilgili önerilere...

* Öncelikle prestij ve kolay ulaşım için farklı sadece basketbola özel bir domain adı olması şart
* Yeni domaine geçildikten sonra görsellik ve profesyonellik sitenin her alanında kendisini göstermeli sayfa düzenleri, web 2.0'ın daha verimli kullanılması, görsel içerik daha ön planda olmalı
* Oyunculara ilişkin istatistikler eklenmeli, mevcut TBL ve EL puan ve istatistikleri konusunda güncel bilgiler mevcut olmalı
* Site sürekli güncellenmeli ve alt yaş gruplarına ait fikstür ve sonuç bilgilerine yer verilmeli
* Sadece Fenerbahçe Ülkere ait (çok çeşit olmasa da) ürünlerin satışı konusunda direk bir bölüm ya da fenerium'a yönlendirme yapılmalı
* Fotoğraflar ve multimedya içeriği zenginleştirilip çoğaltılmalı
* Her EL maçı öncesi 3-4 dakikalık Ertuğrul hocanın NTVSpordaki Eurobasket programına verdiği demeçler gibi maç öncesi ve maç sonrası özel röpörtajlar takımın official Youtube kanalına eklenmeli
* Telif sorunu olmayan durumlarda video içeriğine maç görüntüleri de eklenmeli
* Kombine kartı teşvik edici uygulamalara yer verilmeli. Örneğin kombine sahiplerine yıl boyu Ülker Sports Arenadaki tüm etkinliklere %20 indirim uygulanabilir.
* Taraftar görüşlerine ait bir alan (forum tarzı) konulabilir.


Aklıma ilk gelenler bunlar Eurocup kulüpleri bu örnekleri başarıyla yerine getirirken Euroleague A lisansına sahip olan kulübümüze yakışan da bunlar hatta daha iyileridir.

14 Temmuz 2012

Romain Sato değerlendirmesi


Fenerbahçe Ülker Avrupa'da şimdiye kadar gerçekleşen en önemli transferlerden bir tanesine imza attı. Panathinaikos'tan transfer edilen Romain Sato komple bir oyuncu, oyunun her iki tarafında da liderlik özelliklerine sahip, takımın oyun içerisinde neye ihtiyacı varsa o an o istenileni verebilecek geri adım atmayacak bir oyuncu.

Sato'nun ne denli önemli bir oyuncu olduğunu anlamak için son oynadığı takımlara bakmak yeterli olabilir. 2005 yılından bu yana 7 sezondur Euroleague'de mücadele eden Sato sırasıyla Barcelona, Montepaschi Siena ve son olarak da Panathinaikos formaları giydi.

Sato'nun asıl mevkisi kısa forvet. Boyu bu mevki için çok uzun olmasa da (1.94 m) yüksek atletik özellikleri ve uzun kolları sayesinde bu mevkide çok fazla zorlanmıyor.

Artıları :

* Müthiş bir savunmacı, Euroleague'de kendi pozisyonunda her adamı rahatlıkla savunabilir
* Birebir savunması çok gelişmiş, kolay kolay geçilmez ve uzun kolları sayesinde çok top çalar
* Atletik yetenekleri çok gelişmiş
* Sahayı çok iyi koşar ve iyi bir hızlı hücum bitiricisidir
* İyi bir rebaundcudur
* Hücumda çok yönlü bir oyuncudur, nokta şutör ya da arkası dönük oynayabilir
* Takım oyuncusudur

Eksileri :

* İstikrarsız bir şutördür (Geçen sene PAO'da nokta şutör olarak iş yaptı drippling üzeri şutu zayıf)
* Ara sıra hatalı şut tercihleri vardır (Şut özgüveni gittiğinde boş kalsa da kaldırıp atmaz)
* Hücumda yaratıcılığı fazla değildir


Genel değerlendirme yapacak olursak Sato tam bir takım oyuncusu. Yerine göre ikili oyunda pota altına devrilen uzunu bloklar yerine göre rakip guardların yere top vurmasını engeller baskı kurar. Topu kaptığı anda güzel bir smaçla o pozisyonun biteceğinden emin olabilirsiniz. Savunmada asla geri adım atmaz. Hücumda takımın hücum setine sağdık kalır ihtiyaç halinde sol dripplingle potaya gider ya da tek drippling üstü fade away jump shot dener (ki isabet oranı yüksektir). Sağına fazla top vurmaz bu onun oyununu tahmin edebilir kılsa da parçaların doğru oturduğu bir takımda top onun eline savunma dengesi bozulduktan sonra geleceği için başarılı olacaktır.

Geçen sene parlak bir sezon geçirmediği söylense de ben buna katılmıyorum. Kendi standartlarının altında kalmış olabilir ancak yine de geçtiğimiz sezon Euroleague'de +/-  karşılaştırmasına bakıldığında oyunda bulunduğu sürelerce en çok + kazandıran tüm Euroleague'de 5. oyuncu olmuş sato. Sato oyunda olduğu sürelerde Panathinaikos +170 averaj yakalamış ondan daha iyi Barça'dan Huertas ve Lorbek ile CSKA'dan Kirilenko ve Krstic var sadece...

3 Temmuz 2012

Fenerbahçe Ülker 2012/13 transfer söylentileri ve gerçekleşen transferler

Fenerbahçe Ülker bu sene bütçesini artırarak yoluna devam edecek. Her ne kadar bütçe konusunda çelişkili açıklamalar yapılmış olsa da en kötü ihtimal 20 milyon $ civarında bir bütçe olacağı tahmin ediliyor (hatta Kemal Dinçer'in ağzından 20 milyon € gibi atfedilen haberler de var ancak doğrulanmadı)... Sonuç itibariyle bütçenin artacağı ve geçen seneki Aydın Örs - Neven Spahija ikilisi yerine Fenerbahçeliliği tartışılmaz koçluk saygınlık konularında Aydın Hocaya rakip olamasa da diplomasi konusunda ve bürokrasi konusunda müthiş bilgili Kemal Dinçer koordinatörlüğünde İtalya'nın efsane koçu Simone Pianigiani ile çalışılacak.

İlk transfer haberi Barış Ermiş hamlesi ile geldi. Barış transferini Engin'in de kalacağını varsayarak yorumlamıştım ancak Galatasaray cephesinde 18 Haziran'da Engin transferinin gerçekleştiğini öğrendim ve bunu twitter hesabımdan duyurdum. Şu anda Ukic'in de gitmesiyle takımda sadece point guard olarak Barış bulunmakta. Bu bölgeye bir yabancı safkan oyun kurucu ile yerli bir kombo guardın alınacağını tahmin ediyorum. Takımda sözleşmesi devam eden yerli oyuncular; Barış Ermiş, Erbil Eroğlu, Ömer Onan, Can Maxim Mutaf, James Metecan Birsen, Berkay Candan, Emir Preldzic, Kaya Peker ve Oğuz Savaş. Sözleşmesi devam eden yabancılar ise Bojan Bogdanovic ve James Gist. Adını yazmadığım diğer isimlerin ise sözleşmeleri doldu ve henüz anlaşılmadı veya yollar ayrıldı.

Öncelikle oyun kurucu transferinden başlayalım. Pianigiani oyun tarzı olarak topa baskı yapmasını seven bir koç. Bu nedenle eski öğrencisi olan Bo McCalebb ile ilgilenildiğini hepimiz biliyoruz. Ortadaki sorun Bo'nun yüksek bonservisi ve yıllık ücret alacağı maliyetli bir transfer. Hatta bu transfer gerçekleşirse Fenerbahçe Ülker basketbol tarihinin en pahalı transferi olacak. Siena 2 milyon € bonservis belirlemiş durumda Bo da geçen sene Siena'dan 1.2 milyon € civarı almasına rağmen çıtayı 2 milyon € civarına yükseltmiş durumda. Yine de ben Siena'nın 1-1.5 arası bir sözleşme fesih bedeli ile oyuncusundan vazgeçebileceğini düşünüyorum. Siena sponsor kaybında ve bütçesini ilk etapta %30 düşürme kararı aldı. Bo da en maliyetli oyuncularından birisi bu nedenle ondan gelecek bir geliri bekledikleri ve yüklü sözleşmesinden kurtulmak istedikleri de bilinen bir gerçek. Bo'nun da 2+1 5 Milyon € toplamında bir sözleşmeye razı gelebileceğini düşünüyorum.

Bo McCalebb + Barış Ermiş ikilisinin yanı sıra 3. bir isim olarak kombo bir Türk guardın transfer edileceğini tahmin ediyorum. Zaten Fenerbahçe'nin Anadolu Efes'ten Sinan Güler ile görüştüğünü ve son görüşmenin olumlu geçtiğini duydum konuşulan ücret de bence makul bir ücret bu transferin gerçekleşme ihtimalini kuvvetli görüyorum.

Skorer guard konusunda kaptan Ömer Onan zaten takımda kalacak. Barış ve Sinan da yerine göre o bölgelerin oyuncuları hatta Sinan'ın orijini SG. Koç Pianigiani'nin de hoşuna giden baskılı savunma yapabilecek isim bu ikili. Ayrıca bu bölgeye fundementali yüksek oyun kuruculuk, top paylaşım, savunmayı okuma gibi özellikleri de olan bir guard alınmalı. Buradaki strateji tamamıyla takımda gidecek kalacak yabancıların durumuna göre netleşecek. Öncelikle Bo McCalebb konusunda şunu söylemem lazım Bo (transferi gerçekleşirse diye konuşuyorum) gerek Makedon milli takımında gerekse Siena'da geçirdiği yıllarda yanında hep iyi bir oyun okuyucu kaliteli guardla beraber oynadı. Mesela Anadolu Efes'te varlık gösteremeyen Ilievski Makedon milli takımında McCalebb ile müthiş bir uyum yakaladı, keza Siena'da Zizis veya Kaukenas bu eksikliği çok iyi giderdi. Bizde Bo - Emir ikilisinin bu açıdan uyumlu olacağını düşünsem de Skorer guard konusunda da bu tarz kombo bir ismin alınması taraftarıyım. Şimdiye kadar yakılan sinyallerde gerçekleşmesini beklediğim transfer PAO'dan Romain Sato. Sato 2 ve 3 numaraları oynayabiliyor ancak benim tercihim onu Emir ile değişerek kullanmaktan yana olur. Emir'in savunma zaafiyeti en azından rotasyonda kapanır. Bu açıdan tabi ki durum Bogdanovic'in kalma gitme durumuna göre netlik kazanacak.

Bogdanovic'in 2 sezon daha sözleşmesi devam ediyor bu sene olmasa da önümüzdeki sene sonunda bir NBA çıkış hakkı bulunuyor. NBA takımlarından özellikle Nets'in takip ettiği konuşuluyordu ancak o haberler de kesildi. Bojan iyi bir skorer olsa da savunması Euroleague düzeyinde değil. Diyeceksiniz ki Emir Preldzic'in savunması daha kötü haklısınız ancak Emir'in fiziki bir avantajı var ayrıca Simone ile savunmasını 1-2 gömlek yukarı çekebileceği inancındayım. Tabi hücumda daha önemli roller üstlenmesi de onun oyununun gelişmesine katkı sağlayacaktır. Sözün özü takım mühendisliğinde kimyayı doğru yaklamak önemli. Sato gelecekse ki eminim müthiş katkı verecektir ancak 2 numarada eksikliği kapaması açısından baktığımızda o rolün adamı olmayacaktır. Bunun yerine maliyetli Bogdanovic'ten kurtulup savunmayı bir kaç level yükseltecek Sato hamlesini planlamak bizim işimize daha çok gelecektir.

Sato nokta şutör, güçlü sol dripplingi olan set hücumlarında soluna drippling ve boş nokta 3lük dışında pek yaratıcılığı olmayan ancak savunmada müthiş kabiliyetli her pozisyondan adamı savunabilen rebaundcu, blokçu, mücadeleci bir oyuncu. Şut stili berbat olsa da 3lükleri boş buldu mu yüzdeli atar sevdiği sevmediği yer ayrımı yoktur. Ancak hücum bilgisi zayıftır çemberin altına çok girer set hücumunda delicilik yapmaya çalışırken top kaybı veya blok yiyebilir. Tarz olarak Kinsey'in daha iyisi diyebilirim savunmada da hücumda da..

Kısalarda Delici bir amerikalı guardın yanına oyun bilgisi olan savunması güçlü Türkler guardlar ile oyun zekası üst düzey bir Avrupalı üst düzey savunmacı takım oyuncusu Sato ve takımın gizli lideri olabilecek kapasitede Emir bence iyi bir kimya sayılır.

Uzun oyuncularda ise rota Yunanistan olarak belirlendi. Öncelikle geçen sezonun çifte kupalı şampiyonu Olympiacos'tan Printezis'e teklif götürüldü. Götürülen teklif senelik 1.2 milyon € gibi uçuk bir teklif ancak daha önceli Malaga deneyiminden ağzı yanan Printezis 450.000 € olan yıllık ücretinin 800-900 bin €'lara çıkması halinde takımda kalabileceğinin sinyalini verdi. Bu transfer o açıdan zora girdi. Ancak transfer hamlesi olarak geçen sene Gist'den beklenen katkıyı yapabilmesi açısından mantıklı bir girişimdi. Özellikle 4 numara PNR larının basketboldaki önemi düşünüldüğünde şutör bir 4 numara doğru alan paylaşımı açısından Avrupa basketbolunun en önemli parçası haline geldi. Bu konuda Bo gibi delici bir guard ya da Emir gibi 3. pası yapabilecek bir forvetle oynanırsa 4 numaraya yapılacak transfer takımın en kritik noktası haline gelecektir. Printezis'in olmaması durumunda ortaya atılan iddilarda Sırp forvetler gündeme geliyor. Bir ara Velickovic'in ismi geçtiyse de çok fazla üstüne durulmadı. Ayrıca Anadolu Efes'ten Savanovic ile de nabız yoklandoğını duydum. Savanovic'in savunması Printezis ya da Velickovic kadar iyi olmasa da ekstra katkı yapabilecek fundementali ve düzen dışı skorer özelliği var. Gist'in de 6. yabancı olarak kadroda düşünülmesi durumunda (NBA çıkışı olsa da kullanacağını sanmıyorum) bu bölge Kaya'nın da backup'ıyla kapatılabilir.

Pivot olarak ise duyduğum Mike Batiste ile anlaşmak üzere olduğumuz yönünde. Batiste hem uzun forvet bölgesinde hem de pivot olarak oynayabiliyor. Tabi ilerleyen yaşı da düşünüldüğünde pivot olarak ikili oyunlarda daha çok katkı verecektir. Müthiş hızlı devrilmeleri Batiste'i aranan kan yapıyor. Batiste kısa bir süre sonra İstanbul'a gelecek ve burada görüşmeler sonlandırılacak. Ben mutlu sonla biteceği inancındayım. Ayrıca Fenerbahçe Ülker'in Türk pasaportu taşıyan 95 doğumlu Anton Odabaşı ile de anlaştığını buradan duyurayım. Geleceğe yönelik bir hamle.

Şu aşamada oluşacak kadro şu şekilde duruyor

PG : Bo McCalebb + Barış Ermiş + Erbil Eroğlu
SG : Ömer Onan + Romain Sato + Sinan Güler (Joker)
SF : Emir Preldzic + Bojan Bogdanovic + James Metecan Birsen
PF : Dusko Savanovic (Printezis) + James Gist + Kaya Peker
C   : Mike Batiste + Oğuz Savaş

Uzun forvet olarak Siena'dan Ksistof Lavrinovic'in de ismi geçiyor ancak bu konuda net bir bilgi bulamadım. Hawkins'e teklif yapıldıysa da Galatasaray ile çok önceden anlaştığı hatta imzaların atıldığı yönünde bilgi aldım. Bo transferi gerçekleşmezse İtalya ve Rusya'dan takip ettiğimiz oyun kurucular var Patrick Beverly bunlardan bir tanesi bu transferi ilk ben duyurdum Türkiye'de ancak sonra yalanlandı enteresan bir şekilde. Bekleyip görmek lazım neler olacak...

Genel kadro değerlendirmesine gelecek olursak rakibi baskıyla bunaltan hızlı hücuma yatkın şutu olan ve rakibe karşı pota altında başta ikili oyunlarla üstünlük kurabilecek bir kadro düşünülen. Alan paylaşımı çok önemli ancak uzun rotasyonunda yine yerlilerde bir sıkıntımız olacak. Mirsad'a jübile teklifi bir anlama gelmeli bence ancak piyasada yerli bir uzun arandığını duymadım. Mehmet ile görüşülüyor ancak bu transfer görüşmesi mi derseniz nabız yoklama söz konusu Mehmet Okur transferi geleceğe yönelik de zor bir hamle olarak duruyor. Saydığım isimlerden bir tanesi değişirse bu kimyanın da değişmesi anlamına geleceğinden ince elenip sık dokunuluyor. Bu açıdan Kemal Dinçer'e güvenim tam. Yunan takımlarının bütçe küçülttüğü bu sezonda CSKA, Milano, Real, Barça ve Efes ile birlikte en büyük bütçeli 6 takımdan birisi olacak Fenerbahçe bu avantajın doğru planlama ile doğru kullanılması lazım.

10 Haziran 2012

Fenerbahçe'de yeni sezonun ilk transferi : Barış Ermiş

2011/12 sezonunu büyük hayal kırıklıkları ile noktaladıktan ve en son TBL Çeyrek finalinde elendikten sonra Fenerbahçe Ülker'de köklü değişikliklerin olacağı yönünde sinyaller aldık. Özellikle coaching kadrosu başta olmak üzere idari konuda değişikliklerin olacağı konuşuldu. Nitekim de beklenildiği üzere Neven Spahija'nın biten sözleşmesi uzatılmadı ve koç ile yollar ayrıldı. Daha sonra Aydın Örs'ün istifa haberi geldi, Damir Mrsic'in de bu yönde sinyalleri oldu. Aydın Örs benim için tartışılmaz bir efsane olsa da Basketbol şube koordinatörlüğü onun işi değil o koç olarak efsane koç olarak daha doğrusu hizmet vermeli. Nitekim bu görevin başına diplomasiyi iyi bilen babadan Fenerbahçeli Kemal Dinçer hamlesi geldi.

Yerli oyuncu konusunda bir takım çalışmalar kulağımıza geldi. Ancak en son olarak Barış Ermiş transferinin bittiği ciddi olarak konuşulmaya başlandı. Hem benin çevrem bu durumu doğrulattı hem de bugün İbrahim Kutluay NTVSporda bu transferin bittiğini müjdeledi.

Barış Ermiş'e geçen sezonun başında da teklif yapmıştık ancak oyuncu bizim teklifimizden daha az bir paraya Banvit ile sözleşme yenilemişti. Bunun nedeni olarak da sürekli oynama isteğinden bahsetmişti. Sanırım Barış bu konuda ikna edilmiş ki gecikmeli de olsa bu sezon transfer edildi.

Barış'a değinecek olursak. Asist yönü güçlü set hücumunda savunmayı hızlı okuyabilen bir yapısı var. Pozisyonuna göre oldukça atletik. Bu da içeri delici drive'lar yapmasını sağlıyor. Hızlı hücum bitiriciliği de üst düzeyde. Bu konuda yanyana oynadıklarında Ömer Onan ile çok tehlikeli bir ikili olacaklardır. Geçen sezon genelinin aksine bu sezon Banvitte yanında başka bir oyun kurucu ile birlikte oynadı. Hammonds ya da Lucas bu konuda Barış'ın yükünü yarı oranında azlattılar. Top taşımada sıkı savunmalara karşı sorun yaşayabilmesi nedeniyle de Orhun Ene tarafından tercih edilmiş olabilir.

Artıları
Atletizm
Delicilik
Hızlı set hücumu oynatabilmesi
Asistçiliği
Hızlı hücum sayıları
Savunmada caydırıcı takip blokları
Özgüveni

Eksileri
Savunmada çok kolay faul yapabilmesi (basit fauller)
Hakemlerle çok diyaloğa girmesi
İstikrarsız dış şutu
Hemen hiç denemediği tek drippling orta mesafe şutu
Topu yarı sahaya taşımadaki sorunlar

Transfer yerli rotasyonu açısından oldukça önemli. Benim tahminim Engin Atsür kalırsa ki kalacağını umuyorum Engin daha çok yeni alınacak oyun kurucuyu yedeklemek için kullanılacak Barış ise hem 1 hem de 2 numarada kombo guard olarak tercih edilecektir. Engin'i bu sene Spahija'nın 2 numarada denemesi bir çok kişinin aklında tam ters bir senaryo yaratmıştır ancak Spahija imkansızlıktan bu yola başvurmuştu. Engin Atsür safkan 1 numaradır. Barış'ı ise biraz daha kombo guard olarak nitelendirebiliriz.

3 numarada Bojan ve Emir'in sözleşmeleri devam ediyor. İki oyuncu da savunmada birbirinden rezalet durumda. Bu bölgeye 2/3 oynayabilen yüksek özverili yerli bir savunmacı düşünülebilir. Bu açıdan da ilk tercihim Pınar Karşıyaka'dan Birkan Batuk olacaktır. Birkan'ın sözleşmesinde 100.000 liraya serbest kalır maddesi var ve bu sene bu maddenin kullanılmasına kesin gözüyle bakıyorum.

Tabi Ömer - Barış - Engin guard 3lüsünün yanına üst düzey fundementalli komple bir oyun kurucu ile fundementali yüksek ve sert savunma yapabilen 2 numaraya bir kombo guard alınması taraftarıyım. Kısa rotasyonumuz bu hamlelerle sağlıklı bir şekilde tamamlanmış olacaktır.

1 Haziran 2012

Euroleague 2012-13 sezonu Lisanslar ve Katılım Koşulları

Lisanslar hakkında, katılım hakkında çok soru geliyor. Bu nedenle soru işaretlerini gidermek için elimden geldiğince sadeleştirerek açıklamaya çalışayım.

Euroleague'e katılım için kulüplerin lisans alması zorunlu. Bu lisans da 3'e ayrılıyor A lisansı, B linsansı ve C lisansı.

A Lisansı Euroleagu'e direk katılım hakkı tanıyor. 2003 senesinde A lisansları 10 yıl geçerli olmak üzere dağıtıldı 2013 sonunda ise 3 er yıllık periyotlarla yenilenecek bu lisanslar. A lisansına sahip takımlar belli ve bu sene Euroleague'e direk katılacaklar. Bu takımlar Fenerbahçe Ülker, Anadolu Efes, Asseco Prokom, Caja Laboral, CSKA Moskova, Barcelona Regal, Maccabi Tel Aviv, Montepaschi Siena, Olympiacos, Panathinaikos, Unicaja Malaga ve Zalgiris Kaunas. Ayrıca Lottomatica Roma'nın da A lisansı var ancak 2 sezondur kendi liginde playofflara kalamadıkları için (bu sezon ligi 13. bitirdiler) sportif başarısızlık nedeniyel Eurolegue'e alınmıyorlar. Geçen sene onların bu hakkı AJ Milano'ya verilmişti bu sene de İtalya Liginde final oynayacakları düşünüldüğünde yine onlara verilecektir diye tahmin ediyorum.

B Lisansı ise 1 sezonluk Euroleague'e katılımı ifade ediyor. Bu lisans domestik başarılara göre tanınmış haklardan oluşuyor ve kulüp ismi yerine ülke ismi ve domestik derece ön plana çıkartılıyor. 28 adet B lisansı bulunuyor ancak bu 28 takım içerisinden bir çoğu zaten A lisansı sahip takımlardan olduğundan adaylar çok şişmiyor. Totalde 24 takım katılacak Euroleagu'e 13 tanesi A lisansından gelecek ve B lisansı ile çakışanlar düşünüldüğünde ( Asseco'nun Polonya Şampiyonu Siena'nın da İtalya şampiyonu olacağını düşündüğümüzde) 31 takımlık bir havuz kalmış oluyor. 23 takım A ve B lisansından Euroleague'e katılırken kalan 8 takım da son lisans için ön eleme oynayacaklar.

B lisansı alan/alacak takımlar şöyle;

1 - İspanya Şampiyonu (Yarı finaller devam ediyor Barça - Valencia, Real Madrid - Caja Laboral arasında)
2 - Rusya Şampiyonu (CSKA Moskova)
3 - Yunanistan Şampiyonu ( PAO - OLY final serisindeler)
4 - İtalya Şampiyonu (Yarı finaller oynanıyor)
5 - Türkiye Şampiyonu ( Bu hak Efes A lisansına sahip olduğu için Beşiktaş'a verildi)
6 - Fransa Şampiyonu (Yarı finaller devam ediyor)
7 - Almanya Şampiyonu (Brose Baskets ya da Ratiopharm Ulm)
8 - Litvanya Şampiyonu ( Zalgiris Kaunas)
9 - Adriatik Ligi ( Sırbistan 1. Partizan)
10- Adriatik Ligi (Hırvatistan 1. Cedevita Zagreb)
11- Adriatik Ligi (Slovenya 1. Union Olimpija)
12- İspanya İkincisi
13- Rusya İkincisi (Khimki Moskova)
14- Yunanistan İkincisi ( PAO veya OLY)
15- İtalya İkincisi
16- Litvanya İkincisi (Lietuvos Rytas)
17- Türkiye İkincisi
18- Fransa İkincisi
19- Almanya İkincisi
20 - Adriatik Ligi ( B Lisansı olmayan en iyi takım Maccabi Tel Aviv)
21- Belçika Şampiyonu (Telenet veya Spirou)
22- Çek Cumhuriyeti Şampiyonu (Nymburk)
23- Ukrayna Şampiyonu (BC Donetsk)
24- İsrail Şampiyonu ( Maccabi Tel Aviv)
25- Polonya Şampiyonu
26- Bulgaristan Şampiyonu (Lukoil Academic)
27- Hollanda Şampiyonu (Den Bosch)
28- Letonya Şampiyonu (VEF Riga)

C Lisansı Wildcard'ı ifade ediyor. C Lisansını Euroleague kendi kriterlerine göre veriyor ve hiçbir endekse bağlı kalmadan dağıtabiliyor. Wildcard direk katılım hakkı olarak ya da önelemelere katılım olarak verilebiliyor. Khimki Moskova Eurocup şampiyonu olarak C lisansı sahibi olmuştu ancak Rus Ligi ikincisi olarak zaten B lisansına sahip olduğundan C lisansı şu anda boşta duruyor. İki adet C lisansı verilecek bu sene bunlardan birisi gruplara direk katılım için diğeri ise önelemeler için verilecek.

Beşiktaş'a B lisansı verildi eğer Rytas'a da B Lisansı verilirse o zaman C lisansı gruplara direk katılım için Unics Kazan'a elemelere katılım içinse Valencia'ya verilebilir. Galatasaray Medical Park da elemelere katılım wildcard'ını isteyen takımlardan birisi. Eğer Rytas Litvanya ikincisi olarak B lisansına sahip olamazsa o zaman Valencia, Galatasaray ve Rytas öneleme C lisansı için çekişecekler.

A lisansının yenilenmesi ile de bir not düşeyim. Bunun için ayrıntılı bir puan tablosu var. Ülke başarısı uluslararası başarı, Euroleague son 5 sezon seyirci ortalaması gibi faktörler çeşitli oranlarla çarpılarak bir veri elde ediliyor. Ülkelerin de katsayıları var ve buna göre lisansa hak kazanıp kazanmadıkları tespit ediliyor. Ülkemizin iki takımı için konuşayım Anadolu Efes'in de Fenerbahçe Ülker'in de Euroleague A lisanslarını kaybetmeleri hemen hemen imkansız.

8 Mayıs 2012

Sezon sonu Can Maxim Mutaf - Birkan Batuk karşılaştırması

12.10.2011 tarihli Can Maxim ile ilgili yazım 

http://kmx35.blogspot.com/2011/10/bu-sezon-tblde-scr ama-yapabilecek-genc_12.html 

Değerlendirmem : 

Bu sezona çok iyi başladı ancak Mersin´e üstüste transfer edilen sokak basketbolcu niteliğindeki Amerikalı oyuncular ve bunlara sınırsız sorumluluk yükleyen koç ile başarılı olamadı. Çıkışının önündeki en büyük engel Alican Güney´in takıma transferi oldu. Dakikalarından çaldı sezona 20+ dakika ortalaması ile başlayan Can´ın ortalmaları 16:58´e kadar düştü. Sezon sonunda Mete hocanın gelişi kesinlikle olumlu yansıdı ancak bu istikrarını da sürdüremedi ve sezon sonuna doğru süre ve ortalamaları düştü. Savunmada basit faul yaptığını gördük bu sene bazı maçlarda faul problemi de yaşadı. Maç içi iniş çıkışları var örneğin 0/6 attığı maçta son topu eli titremeden atabilir ve el üstü sokabilir ancak üstüste 3 boş 3lük de kaçırabilir (ukice beşiktaş maçı sonrası gönderme) hücum anlamında takım yapısı da etkili ancak sayı dışında pek katkı vermiyor tek yönlü oynuyor aslında genç milli takımda direk olarak oyunu yönlendiren bir oyuncu kendisi pertev ile. Bu sene en büyük artısı 30 maçın 30unda da sahada kalmış olması. Bu önemli ancak kendisinden beklediğim sıçaramayı bence yanlış bir takıma gitmiş olması nedeniyle yapamadı. Son olarak da sezon boyunca 90 ikiliğe karşılık 121 3lük denemesi düşündürücü... 

Birkan Batuk 
Aynı tarihli yazım 

http://kmx35.blogspot.com/2011/10/bu-sezon-tblde-scrama-yapabilecek-genc_4397.html 

iki oyuncuyu da canlı izledim aralarında 3 cm fark var duruyor ancak size olarak birkan daha kalın bir oyuncu daha yapılı duruyor. Kısa forvet gibi biraz tabi 2 metre üstündeki kısa forvetlerde sorun yaşayabilir. Bu sene şut stilini geliştirdi aynı zamanda hücum rebaundlarını zorluyor ve zaman zaman X faktör görevini üstleniyor takımda. Kenardan gelip bir blok yapıp bir top kapıp ya da ekstra bir savunmayla seyirciyi ve takımı ateşliyor. Serbest atış yüzdesi berbat hızlı hücuma iyi çıkıyor zayıf fazla yönü yok daha komplike bir oyuncu. 

İki genç ve yetenekli oyuncuyu karşılaştırdığımızda stilleri oldukça farklı duruyor. Birkan işin biraz daha güç ve hırs tarafında varken Can daha çok işin akıl kısmında var gibi. Can eksiklerini daha kapatmaya başlamadı. Asistleri (ki saha görüşü iyi) topa yön vermesi oyun içi iniş çıkışlarını minimize etmesi daha söz konusu değil. Özgüvenli ve şutu olan bir oyuncu. Şu anda su götürmez gerçek Birkan 2-3 senelik tecrübe kadar önde Can´dan ancak Can potansiyelini bulabilirse büyük bir oyuncu olabilir. Ben iki oyuncunun da takımımıza katkı sağlayacağı inancındayım 

5 Mayıs 2012

Playofflar öncesi Beşiktaş Fenerbahçe değerlendirmesi

TBL'de normal sezon sona erdi. Sezonu 8 mağlubiyetle kapatan Beşiktaş Milangaz 4. 9 mağlubiyetle kapatan Fenerbahçe Ülker ise 5. sırada tamamladılar ve playoff çeyrek finalinde birbirlerine rakip oldular. Bu sezon ilk kez değişen statü gereğince seriler 0-0 başlayacak çeyrek finaller 3 maç yarı finaller 5 maç final maçları ise 7 maçlık seri üzerinden oynanacak.

Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın sezon içi 30 maçlık istatistikleri karşılaştırıldığında en belirgin fark Beşiktaş'ın yüksek yüzdeli 3 sayılık atış yüzdesi. Zaten bu konuda ligde de liderler ve Fenerbahçe'ye göre %10'luk bir avantajları var. Burada da iki isim ön plana çıkıyor Beşiktaş'ın oyun planında dengeleri değişiren nokta atıcılar Kemp ve Erceg.

Bu iki isme de zaman zaman Hawkins Aroyyo veya Serhat destek veriyor ancak Ergin Ataman'ın dar rotasyonlu oyun sisteminde bu iki atıcının kilitlenmesi durumunda Beşiktaş'ın maç kazanma yüzdesi oldukça düşüyor. Tabi form grafiklerine baktığımızda Erceg'in çok yüksek bir form yakalıdığı buna rağmen Kemp'in inişli çıkışlı grafiği göze çarpıyor.

Fenerbahçe ise 2007-2008 sezonunda olduğu gibi bu sezonu da 21-9 la bitirdi. O sezon daha az çekişme vardı ve ligi 3. bitirmişti Fenerbahçe ancak sezon sonunda şampiyonluğa ulaşmasını başarmıştı. Genel olarak playofflarda coşan bir ekolü vardır Fenerbahçe'nin.

Ancak bu sezon takımda ciddi bir sıkıntı var koç formsuz, oyuncular formsuz idari heyet formsuz... Bu da sonuçlara yansıyor. Normal sezondaki maçları her iki ekip de kendi sahalarında kazanmayı başardılar. Ancak Fenerbahçe'nin sezonun ilk yarısında yenildiği maçta daha iyi basketbol oynadığını da hatırlatalım.

İki takımda da playofflar öncesi önemli eksikler var. Fenerbahçe'de Oğuz Savaş ligin son haftasındaki maç öncesi antreamanda ayak kemiklerinden birisini kırdı ve sezonu kapattı. Mirsad Türkcan'ın 2-3 haftadır devam eden bir sakatlığı var oynamak istediğini biliyoruz ancak %100 hazır olmayacak. Ki Mirsad bu serinin en azından Erceg'i tutma analamında en kritik ismi olacaktır. Marko Tomas ayağındaki stres kırığı nedeniyle uzun süredir dinlendiriliyor playofflarda oynayacağı konuşuluyor ancak ne kadar sağlıklı olacaktır ve ne kadar katkı verir bu kısım tartışılır. Fenerbahçe'nin yerlilerde Beşiktaş'ın ise yabancılarda direk üstünlüğü göze çarpıyor. Yerli yabancı dengesinde zayıf olan taraf adına kim hamle yaparsa seri o takım lehine döncektir.

Beşiktaş'tan ise bugün şok bir haber geldi. Dar olan yerli rotasyonunun en önemli ismi Ersin Dağlı sakatlanmış ve Fenerbahçe serisini kaçıracak. Bu 2 takımın da pota altında önemli eksikler olduğunu gösterse de yerli rotasyonundan bir oyuncu kaybeden Beşiktaş için daha fazlasını ifade ediyor. Barış Hersek'in daha fazla süre alacak olması Fenerbahçe için büyük bir şans olacaktır.

Seride kilit oyuncular az önce söylediğim gibi ekstra katkı verebilecek oyuncular olacaktır. Vidmar'ın sahada kalması 8-10 sayı ortalama ile oynaması serinin tüm kaderini değiştirebilir. Ya da Mehmet - Serhat - Barış 3lüsünden gelecek ekstra 3lükler iç dış dengesi anlamında Fenerbahçe'yi çok zorlayabilir.

Saha avantajı Beşiktaş'ta olsa da playofflarda tecrübe ön plana çıkıyor. Lig tecrübesi anlamında da yerli tecrübesi anlamında da Fenerbahçe çok daha önde. Playoffta nasıl mücade etmeleri gerektiğini biliyor oyuncular. Ayrıca Beşiktaş'ta 2 kupanın verdiği "başarılı sezonu garantileme hissiyatı" da biraz gevşemeye sebep olabilir. Ayrıca playofflar boyunca sadece tek takıma tek rakibe odaklanılacağı için hazırlanma ve konsantre olma şansı daha yüksek olur takımların. Bu açıdan silahları daha fazla olan Fenerbahçe'ye defansif olarak hazırlanmak daha da zorlar Beşiktaş'ı.  Ben playoffun geri kalanında bu kadar iyimser olmasam da Fenerbahçe'nin bu seriyi geçeceğini düşünüyorum skor tahminim 2-0 Fenerbahçe.


4 Nisan 2012

TBL 26. Hafta Maç ve Yayın Programı


6 Nisan Cuma

19.00 Türk Telekom – Galatasaray Medical Park (Ankara Arena) (Lig TV 3)


7 Nisan 2012 Cumartesi

14.00 Fenerbahçe Ülker – Banvit (Fenerbahçe Ülker Arena) (Lig TV 3)

15.00 Mersin BŞB. – Olin Edirne (Edip Buran Spor Salonu)

16.00 Beşiktaş Milangaz – Hacettepe (Akatlar Spor Salonu) (Lig TV 3)

16.00 Antalya BŞB. – Tofaş (Atatürk Spor Salonu)

17.30 Erdemir – Aliağa Petkim (Erdemir Spor Salonu)

18.00 Pınar Karşıyaka – Trabzonspor (Karşıyaka S.S)

8 Nisan Pazar

16.00 Bandırma Kırmızı – Anadolu Efes (Banvit Kara Ali Acar S.S) (Lig TV 3)

28 Mart 2012

21 Mart 2012

Fenerbahçe Ülker'in transfer hedefi Jacob Pullen


İtalya Serie A´da Angelico Biella´da oynayan Amerikalı oyun kurucu Jacob Pullen ile ilgileniyoruz. 1.82´lik oyun kurucu bu sezon 16.4 sayı 3.5 sayı pası ve 1.4 hava topu istatistikleri ile mücadele ediyor. Biella takımı Serie A´da 11 galibiyet 13 mağlubiyet ile 10. sırada yer alıyor.

Biella takımı İtalya´da genç Amerikalıları keşfetmesi ile ünlü bir takım. Daha önce bu sezon takımımızda forma giyen Thabo Sefelhosa ve James Gist ile önceki yıllarda Ülkerspor ve Fenerbahçe formalarını giyen Kevin Rankin de bu takımda oynamıştı. Aynı zamanda eski Efesli Anthony Granger´ın da Biella macerası bulunuyor.

Pullen´in sözleşmesi 1 yıllık ve sezon sonunda doluyor. Kulüp en azından sezon sonuna kadar elinde tutmak istese de Playoff için pek şansları olmadığından Pullen Fenerbahçe´ye gelecek gibi duruyor.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Labels

Fenerbahçe Ülker (74) Köşeyazıları (70) nba (66) Fenerbahçe (62) Euroleague (55) TBL (50) Emir Preldzic (23) Anadolu Efes (20) Transfer (19) Bojan Bogdanovic (17) ACB (15) Avrupa (15) EuroBasket2011 (14) James Gist (14) Türkiye (14) Ömer Onan (14) Oğuz Savaş (12) Pınar Karşıyaka (12) Roko Ukic (12) lokavt (12) Diğer (10) Barcelona (9) Beşiktaş (9) CSKA Moskova (9) Türk Telekom (9) Bo McCalebb (8) Caja Laboral (8) Curtis Jerrells (8) Maccabi Tel Aviv (8) Olympiacos (8) Real Madrid (8) Andrei Kirilenko (7) Beşiktaş Milangaz (7) Eurochallenge (7) Gasper Vidmar (7) Hidayet Türkoğlu (7) LA Lakers (7) Mike Batiste (7) Montepaschi Siena (7) Panathinaikos (7) Euro 2011 (6) Fransa (6) Galatasaray Medical Park (6) Mirsad Türkcan (6) Neven Spahija (6) Romain Sato (6) Unicaja Malaga (6) Union Olimpija (6) Bennet Cantu (5) Can Maxim Mutaf (5) David Andersen (5) Engin Atsür (5) Ersan İlyasova (5) Gianluca Basile (5) Kaya Peker (5) Luka Zoric (5) Marcelinho Huertas (5) Mersin BŞB (5) New York Knicks (5) Shaquille O'neal (5) Sırbistan (5) TNT (5) Almanya (4) Antalya Büyükşehir Belediye (4) Bilbao Basket (4) Derron Williams (4) Dwight Howard (4) Jordan Farmar (4) Kevin Durant (4) Litvanya (4) Mehmet Okur (4) New Jersey Nets (4) Oklahoma City Thunder (4) Olin Edirne (4) Shaq (4) Shaqtin' A Fool (4) TOFAŞ (4) Thabo Sefolosha (4) Valencia (4) Vassilis Spanoulis (4) Yunanistan (4) Zalgiris Kaunas (4) İlkan Karaman (4) İspanya (4) A Milli Basketbol Takımı (3) A1 (3) Aliağa Petkim (3) Bandırma Banvit (3) Barış Ermiş (3) Belgacom Spirou (3) CBA (3) CP3 (3) D'or Fischer (3) Erdemir (3) Furkan Aldemir (3) Jeremy Pargo (3) KK Zagreb (3) Kobe Bryant (3) Maccabi Haifa (3) Marc Gasol (3) Miami Heat (3) Milos Teodosic (3) Minnesota Timberwolves (3) Mirza Teletovic (3) Nemenja Bjelica (3) New Orleans Hornets (3) Orhun Ene (3) Orlando Magic (3) Portland Trail Blazers (3) San Antonio Spurs (3) Serie A (3) Spor Toto World Cup 10 (3) TB2L (3) Tiago Splitter (3) Unics Kazan (3) Vlado Ilievski (3) 2013/14 (2) Alexey Shved (2) Allstar (2) Andrew Bynum (2) Antbirlik Antalya (2) BC Khimki (2) Berkay Candan (2) Birkan Batuk (2) Bornova Belediye (2) Brose Baskets (2) Chicago Bulls (2) Chris Paul (2) Dallas Mavericks (2) Damir Mulaomerovic (2) Dimitrios Diamantidis (2) Dirk Nowitzki (2) EA Milano (2) Elias Zouros (2) Emir Predzic (2) Enes Kanter (2) Erman Kunter (2) Etha Engomi (2) EuroBasket2013 (2) FIBA (2) Galatasaray (2) Georgios Printezis (2) Gerald Fitch Joel Freeland (2) Hacettepe Üniversitesi (2) Hakan Demir (2) Hakan Demirel (2) Henry Domercant (2) Houston Rockets (2) Hırvatistan (2) Ioannis Bourousis (2) Jaycee Carrol (2) Jovo Stanojevic (2) Kenan Sipahi (2) Kyle Hines (2) Lietuvos Rytas (2) Linas Kleiza (2) Manu Ginobili (2) Marcelus Kemp (2) Marcus Slaughter (2) Mire Chatman (2) Mustafa Abi (2) Nenad Krstic (2) Nicolas Batum (2) Omri Casspi (2) Partizan (2) Pau Gasol (2) Phoenix Suns (2) Rudy Fernandez (2) Rusya (2) SLUC Nancy (2) Sacremento Kings (2) Salary Cap (2) Sean May (2) Semih Erden (2) Serge Ibaka (2) Sinan Güler (2) Slovenya (2) Sofocles Schortsianitis (2) Soft Cap (2) Sonny Weems (2) TED Ankara Kolejliler (2) Terrence Kinsey (2) Theodoros Papaloukas (2) Trabzonspor (2) Tracy McGrady (2) Ufuk Sarıca (2) Utah Jazz (2) Web Sitesi (2) Zeljko Obradovic (2) Zoran Erceg (2) agent (2) arenas (2) efes (2) gilbert (2) kevin (2) pilsen (2) trade (2) ukrayna (2) washington (2) wizards (2) zero (2) Ömer Aşık (2) İsrail Ligi (2) 1988 Olimpiyat Oyunları (1) 2002 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası (1) 2011 NBA Draft (1) 2012/13 (1) AC Green (1) AJ Milano (1) Aaron Jackson (1) Adecco Kupası (1) Adriyatik Ligi (1) Agent 0 (1) Al Collins (1) Aleks Maric (1) Aleksei Vzdyhalkin (1) Alex Raskovic (1) Ali Karadeniz (1) Altın Madalya (1) Andre Smith (1) Angelico Biella (1) Anthony Tucker (1) Antonis Fotsis (1) Antwain Barbour (1) Aris (1) Arjantin (1) Arturo Ortega (1) Arvydas Sabonis (1) Asseco Prokom (1) Audi (1) Avellino (1) Aydın Örs (1) BC Nizhny Novgorod (1) Bandırma Kırmızı (1) Banvit (1) Baron Davis (1) Barış Özcan (1) Basketball Fight (1) Basketbol (1) Baskonia (1) Bekir Yarangüme (1) Ben Gordon (1) Benetton Treviso (1) Big Sofo (1) Birsel Vardarlı (1) Blake Griffin (1) Boniface Ndong (1) Bosna Hersek (1) Bostjan Nachbar (1) Boston Celtics (1) Bradley Buckman (1) Brandon Bowdry (1) Brandon Jennings (1) Brandon Knight (1) Brian Boddicker (1) Brian Scalabrine (1) Brooklyn Nets (1) Bruesa (1) Byron Scott (1) CB Valladolid (1) CJ Miles (1) CS Bologna (1) Caleb Green (1) Call of Duty (1) Can Altıntığ (1) Caner Ercan (1) Carlos Arroyo (1) Carlos Delfino (1) Carmelo Anthony (1) Celebrate Basketball (1) Charles Smith (1) Cherkasy Monkeys (1) Cheshire Jets (1) Chris Dogles-Roberts (1) Chris Wright (1) Chuck Eidson (1) Cibona Zagreb (1) Collective Bargaining Agreement (1) Corey Maggete (1) Damir Mrsic (1) Danilo Gallinari (1) Darius Lavrinovic (1) Darius Washington (1) Darko Milicic (1) Denver Nuggets (1) Derrick Rose (1) Derrick Williams (1) Doğuş Balbay (1) Drazen Delipagic (1) Dripling (1) Dusko Savanovic (1) Dwyane Wade (1) Edwin (1) Efes Pilsen (1) Efthymios Rentzias (1) Ender Arslan (1) Erazem Lorbek (1) Erbil Eroğlu (1) Ergin Ataman (1) Erhan Yetim (1) Esteban Batista (1) FIBA Kadınlar Euroleague (1) Fanatik Basket (1) Film Tavsiye (1) Florentino Perez (1) Forest Whitaker (1) Forma Numaraları (1) Fuenlabrada (1) Gilbert Arenas (1) Goran Dragic (1) Grant Hill (1) Göksenin Köksal (1) Görkem Sönmez (1) Hapoel Migdal Jerusalem (1) Hazırlık Maçı (1) Hurricane Season (1) Hürriyet (1) Igor Rakocevic (1) Jacob Pullen (1) James Worthy (1) Jan Vesely (1) Jason Richardson (1) Jason Thompson (1) Joakhim Noah (1) Joey Dorsey (1) Jonas Valanciunas (1) Jonas Valenciunas (1) Josip Sesar (1) Kaan Üner (1) Kalin Lucas (1) Karadağ (1) Kareem Abdul Jabbar (1) Kaspars Kambala (1) Kasırga Sezonu (1) Kenneth Faried (1) Kepez Belediye (1) Kevin Seraphin (1) Kinder Bologno (1) Kirk Penney (1) Kostas Sloukas (1) Ksistof Lavrinovic (1) Kyrie Irving (1) Köşe (1) La Palma (1) Lamar Odom (1) Lamont Barnes (1) Larry Ayuso (1) Lazaros Papadopoulos (1) Lebron James (1) Leon Radosevic (1) Lisanslar (1) Louis Amundson (1) Lucas Gordon (1) Lucentum Alicante (1) Luol Deng (1) Lynn Greer (1) Magic Johnson (1) Makedonya (1) Malik Hairston (1) Mantas (1) Mapooro Cantu (1) Marcin Gortat (1) Marco Belinelli (1) Marcus Brown (1) Marcus Camby (1) Marijonas (1) Marijonas Petravicius (1) Mario Kasun (1) Marko Banic (1) Marko Keselj (1) Marko Popovic (1) Marko Tomas (1) Marreese Speights (1) Martynas Andriuskevicius (1) Martynas Gecevicius (1) Matt Howard (1) Matt Nielsen (1) Mehmet Arslan (1) Memphis Grizzlies (1) Mia (1) Michael Ignerski (1) Mike Miller (1) Milan Macvan (1) Milwaukee Bucks (1) Mirza Begic (1) Modern Warfare 3 (1) Multimedya (1) NBA 2K12 (1) NBA 2K13 (1) NBA2K14 (1) NCAA (1) Nate Robinson (1) Nathan Jawai (1) Nevriye Yılmaz (1) Nick Calathes (1) Nihat İziç (1) Nikola Pekovic (1) Ntv (1) Ntvspor (1) Oktay Mahmudi (1) Oktay Mahmuti (1) Omar Cook (1) Oyak Renault (1) PAOK (1) Pablo Prigioni (1) Pat Riley (1) Patrick Beverly (1) Patrick Mills (1) Pau Ribas (1) Paul Davis (1) Penny Taylor (1) Pepsi Caserta (1) Pero Antic (1) Pertev Öngüner (1) Phil Jackson (1) Philedelphia 76ers (1) Playoff (1) Polonya (1) Pops Mensah-Bonsu (1) Porto Riko (1) Radford Highlanders (1) Rajan Rondo (1) Ratko Varda (1) Ray Wesson (1) Reha Öz (1) Resmi şarkı (1) Ricky Rubio (1) Rimantas Kaukenas (1) Robert Javtokas (1) Roger Grimau (1) Ron Artest (1) Ronny Turiaf (1) Rucker Park (1) Russell Westbrook (1) STB Le Havre (1) Saras (1) Sasha Vujacic (1) Schaffartzik (1) Selçuk Üniversitesi (1) Serbest atış (1) Sergei Ibaka (1) Sergio Llull (1) Shane Battier (1) Shaqpedia (1) Shaun Stonerook (1) Simone Pianigiani (1) Stan Van Gundy (1) Stanco Barac (1) Streetball (1) TKBL (1) TOP 10 (1) Tarbes (1) Tau Ceramica (1) Taysaun Prince (1) Tenerife (1) Tidor Pleiss (1) Tony Parker (1) Toplu İş Sözleşmesi (1) Tornike Shengelia (1) Trailer (1) Ty Lawson (1) Tyler Smith (1) Tyus Edney (1) U19 (1) USSR (1) Ulker Sports Arena (1) Uruguay (1) Usain Bolt (1) VTB (1) Valentin Pastal (1) Vanoli Cremona (1) Vergi oranları (1) Victor Claver (1) Video (1) Virtus Bologna (1) Vlademir Stimac (1) Vladimir Romanov (1) Vladimir Veremeenko (1) Vladimiros Jankovic (1) Von Wafer (1) Washington Wizards (1) Will Solomon (1) Xavier Henry (1) YİĞİTER ULUĞ (1) ZZ Leiden (1) asist (1) ban (1) basketball (1) bobcats (1) bostjan (1) budivelnyk (1) bulls (1) ceza (1) charles (1) charlotte (1) chicago (1) childress (1) crittenton (1) dallas (1) david (1) dudley (1) dwight (1) el-amin (1) espn (1) gerald (1) hinrich (1) howard (1) howarrd (1) jameer (1) javaris (1) josh (1) khalid (1) kings (1) kirk (1) magic (1) martin (1) match (1) mavericks (1) mavs (1) mohammed (1) nachbar (1) nakavt (1) nazr (1) nelson (1) noah (1) olympiakos (1) orlando (1) over (1) pana (1) pick and roll (1) preston (1) ramunas (1) sacremento (1) seraphin (1) shumpert (1) silah (1) siskauskas (1) smith (1) stern (1) suspencion (1) telekom (1) time (1) turk (1) uzatma (1) wallace (1) Çetin Yılmaz (1) Ülker Sports Arena (1) İngiltere (1) İsrail (1) İtalya (1) İzmir (1) İçerik (1)