Şu sene en çok duyduğumuz masaldı bu ocak ayı gelsin takım ritmine girecek söylemleri. Nitekim ocak ayı geldi, sakatlar iyileşti Mirsad Türkcan takıma döndü, Marko Tomas form tutmaya başladı, Engin Atsür özlenen ve beklenen katkıyı veriyor bütün bu olumlu gelişmelere rağmen Roko Leni Ukic sakatlığa kurban gitti sakatlıktan dönen Engin Atsür'ün ve kaptan Ömer Onan'ın ise hafif sakatlıkları bulunuyor bir kaç maç kaçırmalarına sebep olsa da takıma dönmeyi başardı bu oyuncular.
Nitekim transfer söylentileri çok konuşuldu. Ne de olsa Fenerbahçe TOP16'ya kulüp tarihinde ilk kez lider olarak katılıyor ve tarihi bir fırsat yakalıyordu. (Daha önce Efes Pilsen adıyla bir liderlik başarımız daha bulunuyor ülke basketbolcu açısından).
Hepsini geçtim o çok övdüğümüz TBL'yi son 5 senede domine eden ve 5 finalin 4'ünü kazanmış Euroleague'de 3 sezon TOP16'ya kalmış istikrarlı bir takım var karşımızda. Takımın iskeletinde en önemli taşlar korunmuş ve gönderilen oyuncuların yerine de 5-6 ay öncesinden anlaşma sağlanan Bojan Bogdanovic ve James Gist transfer edilmişti. Daha sonra da delici ve baskıcı savunmacı yedek guard kontejyanına Curtis Jerrells takıma dahil edilmişti. Bu süreçte Lavrinovic, May, Saras ve Kinsey takımdan gönderilen yabancılar olmuştu.
Sezon başında aslında oldukça umutluydum ve takıma destek veren çok yazı yazdım çeşitli platformlarda. Ancak sezon ilerledikçe Spahija'ya halen daha saygı duysam ve çoğu konuda güvensem de bu kadro rotasyon işini bir kördüğüme soktuğunu gördüm ve bu konuda eleştirilerimi de sıralıyorum.
Öncelikle sezon başında temel korkum yedek guard olarak takıma dahil edilen Curtis Jerrells'ın paylaşmacı bir oyuncu olmaktan çıkıp tipik bir Amerikan basketbolcusu olup topu elinde çok fazla tutması ve top paylaşımına olumsuz etkisi olacağı yönündeydi. Nitekim bu konuda fazlasıyla haklı çıktığımı üzülerek görüyorum.
Peki koçun burada suçu nedir ve Anadolu Efes, Tofaş, Unics Kazan maçları neden kaybedildi, Galatasaray Medical Park maçı neden zora girdi ve mucizevi bir şekilde kazanıldı ?
Bunun temel sebebi takım içi rollerin şaşırtıcı derecede belli olmaması. Geçen sene herkesin dilinden düşmeyen göklere çıkartılan Fenerbahçe Ülker'e baktığımızda başta oyun kurucular Roko Leni Ukic ve Saras'ın daha sonra da çeşitli bölümlerde Emir Preldzic'in serbest kartı bulunuyordu. Koç onlara gerekli liderliği vermiş ve olması gerektiği gibi takım yönetiliyordu. Saras bütün maç rezil oynasa da top kayıpları yapsa da hiç katkısı olmasa da lider karakterini koyup deplasmandaki OLY maçında olduğu gibi maçın en kritik hücumunda 3lüğü el üzeri atıp maçı bize getirebiliyordu. Geri kalan herkes savunmaya konsantre olmuş, rakip kısalara baskı sayesinde oyun kurmak zorlaştırılmış ve takımın pota altındaki zaafı rakibin pas kanallarına oyun organizasyonuna etki edilerek makyajlanıyordu.
Keza bu dömnemde takımda bulunan iki yabancı uzun May ve Lavrinovic "pis işlerin" adamı olmasalar da ayakları üzerinde duran ve kolay kolay göğüs göğüse mücadeleden yılmayan oyunculardı.
Sezon sonunda TOP8'e kalamayınca eksikler tespit edildi ve buna göre hamleler yapıldı. Bu bir tercih meselesidir. Ben bu konuda koça ve teknik ekibe saygı duyuyorum. Savunmada blok tehtidi olan, hücumda mobilitesi olan atletik bir uzuna ihtiyacımız vardı ve bu alanda konusunun iyilerinden isim yapmış James Gist takıma dahil edildi. Lavrinovic iyi bir uzun oyuncuydu ancak onun pozisyonu ancak ikiz kulelerin tamamlayıcı 4 numarası olarak faydalı olur. Ne bir gerçek 5 numara olur ne de savunmada ayakları çabuk pis işleri yapan 4 numara olur. Bu nedenle transfer mantığına (Lavrinovic'in de kalması gerekirdi bence) katılıyorum. James Gist bu özellikleri vaadeden bir oyuncu.
Bojan Bogdanovic ise takımın şu anda sayı lideri. Doğru kullanıldığında neler yapabileceğini gösteriyor ve 89 doğumlu bir oyuncu için harika katkılar yapıyor. İç saha maçlarında performansı düşük olsa da takımı çoğu maçta özellikle deplasmanlarda ilk devrelerde sırtlaması olumlu yanı.
Curtis Jerrells ise tam bir muamma. Bunun temel sebebi kötü ve yeteneksiz bir oyuncu sanılması değil tam aksine harika yetenekleri olan çok becerikli bir basketbolcu. Ancak bariz bir şekilde özgüven eksikliği var bu da sisteme alışamamasından kaynaklanıyor. Tercih sebebinin yanlış olduğunu düşünüyorum hücumda daha paylaşımcı ve daha basit oynayan daha az hata yapan ve topu ezmeyen özgüvenli bir oyun kurucuya ihtiyacımız vardı aslında. Jerrells duygusal bir oyunca bazen coştukça coşuyor bazen de hata üstüne hata yapıyor.
Emir Preldzic'i gördükçe ise üzülüyorum. Senelerdir bu takımda Emir vatandaşlığımızı da aldı ve son Avrupa Şampiyonasında takım halinde beklentilerin altında kalırken ayakta kalan istikrarlı olan ender basketbolcularımızdan birisiydi. Bunun sebebi ilk defa milli takıma dahil olmuş olmasına rağmen rolünün belli olması ve kenardan sürekli destek görmesiydi. Spahija oyunculara bu özgüveni yükleme konusunda sınıfta kalıyor. Kadroyu çok duygusal oyunculardan oluşturdu (Emir, Curtis, Oğuz, Ömer, Vidmar, Kaya gibi) ancak onların mental isteklerine karşılık veremedi. Belki daha profesyonel yaklaştı ve bireysel olarak hem mental hem fiziksel kendine bakan sporcular görmek istedi karşısında bilemiyorum ancak bizim ülkede duyguların dahil olmadığı bir konu görmek çok zor....
Asıl konu ise Roko Leni Ukic. Ukic son 2 sezonda Euroleague normal sezonda en değerli oyuncular sıralamasında bir sezon 10. bir sezon da 11. olunca doğal olarak taraftarlar olarak oyun kurucu pozisyonunda beklentilerimiz artmıştı. Ancak ilk geldiği zamandaki oyunundan, ritminden, sağlığından ve en önemlisi özgüveninden çok uzakta. Bunun sebebi de sezon öncesinden beri üstüste farklı şekillerde talihsiz sakatlıklar yaşamasından kaynaklanıyor. Ancak üstüste Euroleague'de bu kadar önemli performanslar sergilemiş ilk 5 oyun kurucumuzun bu sakatlıkları ve düşük performansı bizi olumsuz etkileyen başlıca faktör.
Şu anda takımda geçen seneye göre bir sistem değişimi yaşandığı ve sıkıntıların olduğu ortada. Buna sebep olarak ise takım kimyası ya da oynanan basketbolla takımın kimyasının uyuşmaması gösterilebilir. Takım hücumda sorun yaşadıkça savunamaya da stresli dönüyor ve o dakikalarda oyuna ağırlığını koyacak bir bireysel performans çıkmazsa eğer sıkıntı yaşanıyor. Bu sezon 15-20 sayılara kadar öne geçtiğimiz her maçta rahat alırız diyemedik. Bunun sebebi hücumda bir yerde tıkanıp savunmada strese girmemiz. TBL'de sezonun açılış maçı Antalya maçında benzeri oldu hücumda atamadıkça Melih attı, sayı yedik fark 2'ye indi, Mersin maçında Gruny'nin performansı çıktı fark 12'den son 4 dakika berabere geldi son topta kazandık ki bunlar şu anda TBL'nin en kötü 5 takımı arasında yer alan takımlar diğerlerini yazmıyorum bile.
Yeni bir kimlik oluşturmamız lazım oyun olarak ancak bunun şu anda oynanan kontrollü basketbol olmadığı ortada. Büyük bir potansiyelimiz var takım olarak ancak bunu kullanmıyoruz. Avrupa Şampiyonasında takımın her maç ayakta kalan 2-3 isminden biri olan istikrarlı Emir takıma iyice alışması gereken sezonda oyuna girince her şeyi yapmaya çalıştığı için tepki alıyor. Curtis top elindeyken anlamsız gözlerle endişeli endişeli sürekli kenara bakıyor son 5 saniye kalana kadar topu eziyor. Ukic oyun içinde sorumluluk almıyor lider olarak ortaya çıkamıyor. Mirsad ise sakatlıktan yeni geldi ve kolay değil basketbola ancak alışıyor. Bu oyuncuların liderliği olmadan başarılı olmamız çok zor.
Basketbol tempo işidir tempoyu kontrol etmek faydalar sağlar ancak şu anda oynadığımız gibi aşırı kontrolcü olmak da takım setlerini kısırlaştırır. Şu anda her şeyi yapabilen kendine has özellikleri olan bir kadromuz var. Temposu yüksek bir basketbol oynamamız bize çok daha fazla olumlu etki katacaktır. Jerrells sevdiği tempoda özgüvenli oynayacak, Ukic ve Engin sisteme yabancılık çekmeyecek, Emir ise kenardan 6. adam olarak gelerek direk skora katkı ve asiste etki yapan oyuncu konumuna "olması gerekene" bürünecektir.
Artık bir savunma takımı değiliz ancak komple bir takımız buna uygun tempolarda daha bol paslı ve hızlı, basit setlerin oluştuğu şekilde basketbol oynarsak en azından takımın kimyasını sisteme uygun olarak kullanmış oluruz. Yoksa bu sezon 20 sayı önde olduğumuz hiçbir maçta oh aldık rahatlığı ile maçı izleyemeyiz.
Takım kadrosu sayı ve yetenek olarak yeterli hatta şişkin bile. Bir kaç maç rolleri benimsetmek adına koç rotasyonu 8-9 oyuncuya daraltıp rollerin benimsenmesini sağlayabilir.
İstediğinde yapamayacağı şey yok
9 saat önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder