Öncelikle maç başına neredeyse 88 sayı atan namağlup Fransa'yı savunmada çok iyi durdurduk. Maç sonunda sadece 68 sayı yemiştik ki son periyotta alan savunmamız bu konuda çok işe yaradı maça bizi yeniden ortak etti. Ancak altını çizmemiz gereken bir konu var alan savunmamız çok etkili değildi Fransa alan savunmasına çok kötü hücum etti.
Buradaki istatistiklerde başa baş giden oyunda göze çarpan en önemli istatistiğimiz kesinlikle top kayıplarında oldu. İstatiksel olarak 16 top kaybı yaparak Fransa'nın temel oyun sisteminde kalmasını sağladık. Özellikle formsuz iki oyun kurucumuz Ender ve Kerem bu konuda oldukça yanlış tercihler yaptı. Yan ve zor paslar atletik Fransız oyuncularda kaldı ve bize hızlı hücum sayıları olarak döndü. Ayrıca savunmamızın iyi olduğu ve Fransa'nın çaresiz kaldığı dakikalarda Fransa'nın nefes alması sağlandı.
Asıl trajik olan durum ise 16 top kaybına karşılık sadece 5 asist yapabilmiş olmamız. Bu da işin savunma yönünde rakibi düşük şut yüzdesi ile tutabildiğimizi ancak hücumda yaratıcı olamadığımızı gösteriyor.
Koç tercihlerine gelecek olursak. Orhun Ene maç başlarken oyuna ağırlığını koç olarak hissettirdi iyi başladık maça Fransa yetişse de başabaş bir mücadele vardı ancak oyunun temposunun mutlak hakimi bizdik. Oyunun temposunu kontrol etmek basketbol için çok önemli. Kendi oyunumuzu oynama şansı verir bize. Ancak koç daha sonra en büyük hatasını Enes Kanter'den önce Oğuz'u oyuna alarak yaptı. Enes bu turnuvada en çok parlayan genç oyuncu ve yaşıtlarından Valenciunas dahil bir kaç adım önde. Tam ona ihtiyaç duyduğumuz maçta üstelik onun arkasında kalabilecek fizikte tek adam olan Noah 2 faullü kenardayken Oğuz tercihini yapması daha sonra takımı kısaltması ve üstüste hücum reboundu vermesi ilk yarıda maçın ivmesinin Fransa'ya dönmesine sebep oldu.
İkinci taktiksel hatası koçun -ki bu sürekli yaptığı ve sonuç alamadığı bir uygulama- takımın bütün x faktörlerini yaratıcı oyuncularını aynı 5 ile 2. yarıya başlatması. Bunu sürekli deniyor ve biz 3. periyotlarda sürekli kötü oynuyoruz. Bu kadar yaratıcı oyuncu patlama yapmaya hazır oyuncu bir aradayken sistem tam işlemiyor kimya yakalanmıyor. Bunu doğru zamanlarda kullanmak daha önemli. Biz de bu nedenle rezalet bir 3. periyot daha oynadık. Ve periyot sonunda fark 11 sayıya çıkmıştı (Gelabele'nin üstüste 2 3lük sokmasıyla)
Takımın mental olarak güçlü olması skor fark ne olursa olsun koçun istediği disiplinde istediği oyunu oynaması oyun disiplininden kopmaması demek. 3. periyot sonunda iyi niyetli olsa da panik düğmesine basmamız Ömer Onan'ın gereksiz zorlamaları maçın kaybedildiğini haber veriyordu aslında.
Koç son koz olarak 4. periyotta alan savunması denedi. Burada koçun arkasındayım zira kanatlarda pozisyon bilgisi iyi uzun kollu rebound canavarı oyuncularımızdan iki kritik isim sakat olduğundan bu turnuvada pek denemiyorduk. Fransa ise doğru şutlar bulmasına rağmen özellikle sağ çaprazdan üstüste 3-4 boş 3lük kaçırınca bir anda maça ortak olduk. Bu bizim savunmamızın verimliliğinden değil kesinlikle Fransa'nın ne yapacağını bilmemesinden kaynaklanıyordu. Bu sayede 3. periyotta 26 sayı yediğimiz Fransa'yı 11 sayıda tutmayı başardık son periyotta.
İşte takımı bütün olarak değerlendirmek doğru oyuncuya doğru 5te liderlik vermek tempoyu kontrol etmek molaları zamanında almak takıma istediklerini yaptırmak çok önemli. Orhun Ene bu konuda zoru başaramadı. Ben onu yetersiz değil ancak başarısız buluyorum. Ki bu turnuvalık bir eleştiridir belki Almanya ve Sırbistan'ı yenip devam edeceğiz yola kesin bir şey yok. Ancak yola Orhun Ene ile devam edilmeli takım revizyona gidecek Hido, Ömer Onan, Kerem Tunçeri, Kerem Gönlüm bir daha olmayacak takımda. Enes, Ersan ve Emir önderliğinde bir kadro kurulacak Doğuş, Furkan, Birkan Can Maxim gibi genç oyuncularla da takviye edilecek. Bu geçiş dönemi için destek verilmeli koça ve yaptıkları asıl o zaman tartışılmalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder